İnanan kimse, peygamberlerle mü’minlerin akıllarının kâfirlerin akıllarıyla eşit olmadığını, peygamber ve mü’minlerin akıllarının daha üstün olduğunu bilecek. “Akıllar eşittir, mü’min ve kâfirin aklı müsavidir” diyen bid’atçıdır.
Bil ki akıl beş kısımdır:
1-Akl-ı garîzî (tabiî akıl)
2- Akl-ı tekellüfî,
3- Akl-ı atâî,
4- Peygamberlik aklı,
5- Şeref aklı (üstünlük payesi olan).
Garîzî akıl (tabiî akıl) bütün yaratıklar müsavidir. Her kâfir kendini yaratan bir rabbi ve halikı olduğunu bilir.
Akl-ı tekellüfî: Bilginler ve hikmet ehliyle hemdem olanların, öğrenmek için var güçlerini harcayanların aklıdır ki, katlandıkları zorluk nisbetinde bu akıldan nasiplenirler.
Akl-ı atâî: Kâfirler bundan mahrumdurlar. Mü’minlerle peygamberler bu akla eşit nisbette sahiptirler.
Peygamberlik yönünden olan akla gelince: Bu akılda, mü’minlerin payı yoktur. Bu, bütün peygamberlere has bir akıldır.
Şeref (üstünlük) payesi akıl ise, yalnlz Hz.Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme özgüdür, diğer yaratıklar ondan nasipsizdir. Çünkü Cenab-ı Hak (c.c.) ne meleklerden ne de insanlardan hiç kimseye vermediği bir ahlâkı ona lütf etmiş ve şöyle buyurmuştur:
“Hiç şüphesiz sen büyük bir ahlâk üzerindesin”. (EI-Kalem 4)
Vehb b. Münebbih diyor ki:
“Doksanbir (91) kitap okudum. Bunların hepsinde şu gerçeği tespit ettim: Eğer gelmiş ve gelecek insanların akılları toplanıp Hz. Muhammed sallallahu aleyli ve sellemin aklıyla kıyaslansa tümünün aklı onun aklı yanında, karalardaki kum zerrecikleri arasında bir kum zerreceğinin değeri kadar kıymet taşırlar. Allah Celle ve Âlâ aklı yüz parçaya bölmüş, doksan dokuz cüzünü Peygamber aleyhisselâma, öteki bir parçasını da dilediği kullarına bahşeylemiştir.” (Sevad ül A’zam sh: 42)