Muhammed Masum Faruki hicrî ikinci bin yılının müceddidi İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin üçüncü oğludur. 1599 (H. 1007) senesinde Hindistan’ın Serhend şehrine iki mil uzakta bulunan Mülk-i Haydar mevkiinde doğdu. Mektûbatında şöyle buyurur: Ey mes’ud ve bahtiyâr kardeşim! Allâhu Teâlâ’nın sevdiği kullarının yolunda yürümek arzusunda isen, bu yolun şartlarını ve edeblerini gözetmelisin! En önce, sünnet-i seniyyeye yapışmak ve bid’atlerden sakınmak lâzımdır. Çünkü Allâhu Teâlâ’nın sevgisine ulaştıran yolun esâsı bu ikisidir. İşlerinizi, sözlerinizi ve ahlâkınızı, dînini bilen ve seven, dindâr âlimlerin sözlerine ve kitaplarına uydurmalısınız. Sâlih kullar gibi olmalısınız ve onları sevmelisiniz. Uykuda, yemekte ve konuşmakta aşırı gitmeyip, orta derecede olmalısınız. Seher vakti (yâni gecelerin sonunda) kalkmaya gayret etmelisiniz. Bu vakitlerde istigfâr etmeyi, ağlamayı, Allâhu Teâlâ’ya yalvarmayı ganîmet bilmelisiniz. Sâlihlerle berâber olmayı aramalısınız. “İnsanın dîni, arkadaşının dîni gibidir.” hadîs-i şerîfini unutmayınız! Şunu, iyi biliniz ki, âhireti, saâdet-i ebediyyeyi isteyenlerin, dünyâ lezzetlerine düşkün olmaması lâzımdır. Muhammed Ma’sûm hazretleri buyurdu ki: “İnsanın ömrü çok azdır. Sonsuz olan âhiret hayâtında, insanın karşılaşacağı şeyler, dünyâda yaşadığı hâle bağlıdır. Aklı başında olan, ileriyi görebilen bir kimse, dünyâdaki kısa hayâtında, âhirette iyi ve rahat yaşamaya sebeb olan şeyleri yapar. Ahiret yolcusuna lâzım olan şeyleri hazırlar.” “Bir kimse âhirete yönelirse, Allâhu Teâlâ keremiyle, onun dünyâ ve âhiret ihtiyaçlarını giderir.” “İnsanlar arasına karışmak, eğer onların haklarını yerine getirmek için olursa zikr olur.” “Belâların ve şiddetli şeylerin kalkması için istigfâr, tövbe etmek çok faydalıdır.” “Kulun ıslah olması, kalbinin ıslah olmasına bağlıdır. Fesâdı da kalbin fesâdına bağlıdır.”
(Muhammed Masum Faruki (k.s.), Mektubat-ı Ma’sumiyye, c.1, s.4)