Muhacir ve Ensar’ın Fazileti

Muhacir ve Ensar’ın Fazileti başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Allâhü Te‘âlâ buyuruyor ki; “İslâm dinine girme hususunda öne geçen ilk muhacirler ve ensâr ile onlara güzellikle tâbi olanlar var ya, işte Allâh (c.c.) onlardan razı olmuştur, onlar da Allâh’tan razı olmuşlardır. Allâh (c.c.) onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.” (Tevbe s. 100) İbn Kesir (r.âleyh), bu ayetin tefsirinde şöyle der; “Yüce Allâh, muhacir ve ensâr (r.a.e.)’in en önde ve ileri gelenleriyle, ihsân ile onlara uyanlardan razı olduğunu haber vermiştir. O hâlde onlara, buğz eden veya söven veya sahabelerden bazısına, özellikle Allâh Resûlü (s.a.v.)’den sonra sahabelerin efendisi, en hayırlısı, en üstünü yani Sıddîk-i Ekber, en büyük halîfe Ebubekir İbn Ebi Kuhâfe (r.a.)’e buğz edip sövenlere yazıklar olsun.
Râfızîlerden ayrılan bir grup, Ashâb (r.a.e.)’in en üstünlerine düşmanlık etmiş, onlara buğz etmiş ve onlara sövmüşlerdir. Bundan Allâh (c.c.)’a sığınırız. Bu, onların akıllarının ve kalplerinin ters çevrilmiş olduğunu gösterir. Allâh (c.c.)’un hoşnut olduklarına sövdüklerine göre Kur’ân’a imân nerede, onlar nerede?
Ehl-i sünnet ise; Allâh (c.c.)’un hoşnut olduklarından hoşnut olur, Allâh (c.c.) ve Resûlü (s.a.v.)’in kötülediklerini kötüler, Allâh (c.c.)’un sevdiklerine sevgi besler, Allâh (c.c.)’un düşman olduklarına düşman olurlar. Onlar bid’at çıkaran değil, tâbi olanlardır, ayrılığa düşerek dağılan değil, uyanlardır. Bu yüzden onlar, Allâh (c.c.)’un kurtuluş ermiş taraftarları ve imân eden kullarıdır.” Nitekim Abdullah Bin Ömer (r.a.)’dan rivâyet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki; “Müslüman; Müslümanları elinden ve dilinden selâmette olandır. Muhacir; Allâh (c.c.)’un yasakladıklarından uzaklaşandır.” (Buhârî) Mekke’nin fethinden sonra Müslüman olan sahabeler de bu hicrete dahildir. Zirâ onlar, Allâh (c.c.)’un yasakladığı, kendisinden başkasına kulluk ve diğer yasaklardan uzaklaşmışlardır.
(İbnu Hacer el-Askalânî, el-İsabe (Seçkin Sahabeler), s.10-11)