Firavun’un hanımı olan Asiye Hâtun kocasından gizli olarak îman etmiş ve bu îmânını saklamaktaydı. Ancak, Firavun sonunda durumu öğrenince, ona işkence edilmesini emretmiş, çeşit çeşit işkencelerden geçirildikten sonra Firavun ona “İmanından dön” diye teklif etmiş, fakat Âsiye Hâtun dönmemişti. Bunun üzerine Firavun bir tomar kazık getirtmiş, bunlarla Asiye Hâtun’un vücudunun çeşitli yerlerine vurmuşlar sonra da Firavun ona bir daha “dininden dön” diye teklif etmiş, Âsiye Hâtun ona şöyle cevap vermişti:
“Senin zorbalığın ancak benim nefsime hükmedebilir, kalbim ise Allah’ın himayesindedir. Beni kıymık kıymık doğrasan bile sadece Allah’a karşı duyduğum sevginin artmasına sebep olabilirsin!..”
Musa aleyhisselam, bu halde iken Asiye Hâtun’un yanına varmış, mübarek kadın onu görünce; “Ey Musa! Söyle bana, Rabb’im benden hoşnud mu, yoksa bana kızgın mı?” diye seslenmiş. Hazreti Musa da ona şu cevabı vermişti:
“Ey Âsiye! Göklerin melekleri senin yolunu gözlüyor, yani hepsi senin özlemini çekiyor, yüce Allah seninle iftihar ediyor, ne istiyorsan bana söyle, mutlaka yerine getirilecektir.”
Bunun üzerine Asiye Hâtun duâetmişti.Âyet-i kerimede şöyle buyuruluyor: “Ey Rabb’im! Bana Cennet’te bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun amelinden kurtar. Beni zalimler güruhundan kurtar.” (Tahrim s. 11)
Asiye Hâtun firavunun işkenceleri sırasında az önce naklettiğimiz duâile, yani “Ey Rabbim bana Cennet’te bir ev yap…” diyerek son nefesini vermiştir.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki: “Dört hâtunun fazîletleri bütün dünyâ hâtunlarının fazîletlerinden üstündür: Meryem binti İmrân, Firavun’un îmân etmiş hanımı Âsiye, Hadîce binti Hüveylid ve Fâtıma binti
Muhammed”dir. (M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, 2.c., 50.s.)