İslâm’ın açık ve beyenelminel düşmanları hepimizin malumudur. Ancak bunlardan daha zararlısı ise maalesef ilahiyat fakültelerimizi gittikçe sarmakta olan Ehl-i Sünnet düşmanı bir kısım ilahiyatçı “misyoner”lerdir. Bunlar yıllardır bilhassa müsteşriklerden esinlenmişlerdir. Şimdi ise onların metodları ile hareket ederek İlahiyat fakültelerinde gençlerimizi zehirlemekle meşgullerdir. Bu tür ilahiyatçılar aynı zamanda son derece korkaktırlar fakat bir Müslüman gördüklerinde korkaklıkları hemen gidiverir. Müslüman karşısında kaplana dönüşür. Onun şahsını, konu ettiği, bahsini yaptığı hadisleri, sünnetleri, müstehapları, evliyaullâhı küstahça aşağılar. Bu misyonerlerin, Müslüman görünce, Seküler Batıcı kesim karşısındaki korkak hallerinden eser kalmaz.
Bu tür ilahiyatçıların gelmek istediği nokta ruhsuz, kutsalsız bir İslâm’dır. Protestan, hatta bir adım ötesi pozitivist materyalist bir İslâm’dır. Bu ilahiyatçılar, başta Buhari, Müslim olmak üzere tüm hadis külliyatını itibarsızlaştırmak, şüpheli hale getirmek isterler. Kimi “Allâh (haşa) geleceği bilemez”, diğeri “Adem (a.s.)’ın da babası var” der. Kur’ân bize yeter deyip bin dört yüz yıllık tüm geleneği tartışmaya açanlar bir çok kitap yazmakla, fiilen “Kur’ân bize yeter” dememiş olurlar. Aslında bu durumda, “Kur’ân bize yeter” diyenler, eğer dürüst iseler, bir satır bile kitap yazmamalılar. Bir dakika bile sohbet etmeyip, “sadece Kur’ân okuyun” demeliler. İslâm’ı bugüne kadar getirmeleri sebebiyle bize emeği geçen İslâm Ulemâsı’nı hafife alan bu tür ilahiyatçılar, masonluğu resmen bilinen, Osmanlıda isyan fitilini ateşleyen İngilizlere alet olan, hatta onlarla işbirliği yapan Cemaleddin Afgani’yi övmekte bir beis görmemişlerdir. Onların gözünde, İngiliz Mısır Genel Valisi Cromer’in Mısır müftüsü yaptığı Mason Abduh, Ehl-i Sünnet âlimlerinden ve evliyaullâhtan çok daha kıymetlidir.
Bu tür misyoner ilahiyatçılar, Batı’nın, arayıp da bulamayacağı türden maşalardır. Batılılar; dinleri, toplumları bunların eliyle bozarlar. Bozmak istedikleri toplumlarla hiç kötü olmazlar. Çünkü toplumu bozma noktasında sürecin hiçbir yerinde görülmezler. İhtiyaçları olan her yere, bu mayın eşekleri olan misyoner ilahiyatçıları sürerler.(Ebubekir Sofuoğlu, Misyoner İlahiyatçılar, s.16)