Nebi (s.a.v.)’in: “Eğer ümmetime zorluk vermeyecek olsaydım her abdest aldıklarında misvak kullanmalarını emrederdim.”  buyurduğu misvak hakkında yüzü aşkın hadis-i şerifi olduğu bilinmektedir. Nitekim Muhbir-i Sâdık (s.a.v.) “Misvak konusunda size çok şey söyledim.” buyurmuşlardır. (Buhari)
İsveç’te bulunan Karolinska Enstitüsünce yayınlanan araştırmaya göre misvakın diş plağını azaltmak ve diş eti iltihabını önlemekte normal diş fırçasından daha üstün olduğunu belirtilmiştir. Batı, ilk diş fırçasını 1780 yılından itibaren İngiltere’de kullanmaya başlamıştır. Batı medeniyetinin 230 yıl gibi kısa bir süre önce kullanmaya başladığı diş fırçasına bakılırsa bu konuda İslam medeniyetinin ne kadar önde olduğu anlaşılır.
Amerika ve Avrupa’da yapılan araştırmalar yalnızca diş fırçası kullanmakla ile yeterli temizliğin gerçekleşmediğini ortaya koymuştur. Dişlerin fırçalanması sonunda, büyük gıdalar temizlenmekte fakat diş fırçasının naylon kılları bakteri plağına tesir edememekte ve yutulduğu takdirde mideye zarar vermektedir. Misvakın pH derecesi ile tükrüğün pH’ı (7,1) aynı olduğundan ağızda yabancı cisim reaksiyonu göstermez. Diş macunları ise ileri derecede bazik olduğundan ağız içi dengeyi bozar.
Yine yapılan araştırmalarda misvakın diş çürümelerine sebep olan mikropların öldürülmesinde diş fırçasından daha etkili olduğu ve misvakın mikrop barındırmadığı ispatlanmıştır. Şöyle ki; deneylerde taze ve kullanılmamış misvakta hiçbir bakteri bulunmadığı gözlemlenmiştir. Kullanılmış ve deforme olmuş misvak özlerinde az sayıda mikrop ve bakteri gözlenmiştir. Ayrıca misvaklandıktan sonra 2 saat boyunca ağızda mikroba rastlanılmamış buna karşılık kullanılan misvak üzerinde oldukça fazla bakteri ve mikrop bulunmuştur. 2 saatin sonunda ise ağızda yeniden mikrop üremeye başlamış, misvakta ise sahip olduğu anti septik etkisi sayesinde mikropların öldüğü gözlemlenmiştir.
(Ömer Muhammed Öztürk, Misvak ve Hacamat)