Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Misvak kullanmanız gerekir. Zira misvakta on güzel şey vardır. Bunlar: Ağzı temizler. Rabbi râzı eder. Melekleri sevindirir. Gözü parlatır. Dişleri beyazlatır. Diş etlerini pekleştirir. Diş kirini giderir. Yemeği hazmettir. Balgamı keser. Namaza kat kat sevap getirir. Ayrıca ağız kokusunu güzelleştirir. Ağzın çirkin kokularını önler. O ağız ki, Kur’ân yoludur.” (Tenbîhü’l Gâfilîn)
Nebî (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Misvak kullandıktan sonra kılınan iki rek’at namaz, misvak kullanmadan kılınan 70 rek’at namazdan daha üstündür.” (Ebû Nuaym) Resûlullâh (s.a.v.) ihtiyaç anında hemen kullanabilmek için misvakını devamlı olarak yanlarında bulundururlardı. Sahâbîler de genellikle misvaklarını kulaklarının üzerlerine koyarlar ve her zaman için misvak kullanırlardı. İmâm-ı Şa’râni (k.s.) eserinde şöyle diyor: “Resûlullâh (s.a.v.) bizden (bu ümmetten) şöyle bir söz almıştır: Biz her abdest vakti devamlı misvak kullanacağız.” Eğer misvakımızın düşüp kaybolma tehlikesi olursa onu bir iple boynumuza asacağız. Bu öyle bir sözdür ki bu konuda tüccarlar, âmirler ve memurlardan oluşan büyük bir topluluk gevşeklik göstermektedirler. Nitekim bu yüzden onların ağız kokuları pis ve tiksindirici bir hâl almaktadır. Bundan dolayı Allâh (c.c.)’ya, meleklere ve sâlih Mü’mînlere saygı ve edebde kusur edilmektedir. İbni Abbâs (r.a.) Hazretlerinden rivâyet olundu. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyurdu: “And olsun ki misvak kullanmakla emir olundum. Hatta misvak hakkında Kur’ân-ı kerimden üzerime bir âyet ineceğini veya vahiy geleceğini zannettim.” (İmâm Şârânî)
Şafiî mezhebine göre misvak namazın sünnetlerindendir. Malikî mezhebinde her namaz için müstehabdır. Hanbeli’de ise abdestin sünnetlerindendir.
(Ömer Muhammed Öztürk, Misvak ve Hacamat)
Nebî (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Misvak kullandıktan sonra kılınan iki rek’at namaz, misvak kullanmadan kılınan 70 rek’at namazdan daha üstündür.” (Ebû Nuaym) Resûlullâh (s.a.v.) ihtiyaç anında hemen kullanabilmek için misvakını devamlı olarak yanlarında bulundururlardı. Sahâbîler de genellikle misvaklarını kulaklarının üzerlerine koyarlar ve her zaman için misvak kullanırlardı. İmâm-ı Şa’râni (k.s.) eserinde şöyle diyor: “Resûlullâh (s.a.v.) bizden (bu ümmetten) şöyle bir söz almıştır: Biz her abdest vakti devamlı misvak kullanacağız.” Eğer misvakımızın düşüp kaybolma tehlikesi olursa onu bir iple boynumuza asacağız. Bu öyle bir sözdür ki bu konuda tüccarlar, âmirler ve memurlardan oluşan büyük bir topluluk gevşeklik göstermektedirler. Nitekim bu yüzden onların ağız kokuları pis ve tiksindirici bir hâl almaktadır. Bundan dolayı Allâh (c.c.)’ya, meleklere ve sâlih Mü’mînlere saygı ve edebde kusur edilmektedir. İbni Abbâs (r.a.) Hazretlerinden rivâyet olundu. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyurdu: “And olsun ki misvak kullanmakla emir olundum. Hatta misvak hakkında Kur’ân-ı kerimden üzerime bir âyet ineceğini veya vahiy geleceğini zannettim.” (İmâm Şârânî)
Şafiî mezhebine göre misvak namazın sünnetlerindendir. Malikî mezhebinde her namaz için müstehabdır. Hanbeli’de ise abdestin sünnetlerindendir.
(Ömer Muhammed Öztürk, Misvak ve Hacamat)