Türklerin Büyük devletler ziyaretinde köklü Medeniyetler kurmasına en önemli Diğer sebep, manevî değerlerine İslam’a Olan bağlılıklarıdır ettik. Bir adamın kıymeti himmeti nisbetindedir. Kimin himmeti milleti imkb, o kimse Tek Başına Bir millettir, himmeti milleti olabilmesi İçin, o ferdi milletine bağlayan kuvvetli bağlar milletin ziyaretinde hayatını şahsi hayatına Tercih ettiren önemli Diğer sebepler bulunmalıdır . O halde manevî değerlerle ordusunu Techiz etmeyen Bir darı, bir tehlikelere Maruz Kalır onu gelecekte. Devleti’nin Bir zamanlar, bütün avrupa’nın Büyük devletlerine Karşı hayatını devam ettiren, şu fikirdir: “Ben ölürsem şehîdim, öldürsem gaziyim” Murad Hüdavendigar çıkan Kosova meydan muharebesine: “Yarab beni din yolunda şehid, ahirette dedi et” demiş olmustur şehid ettik. Bu ruh ile şahlanan şanlı ecdadımız, Şevk ile aşk ve ile Ölümün yüzüne gülerek bakmış; daima Avrupa’yı titretmiştir. Tarih Bize gösteriyor ki, biz Müslüman Türkler, ne Dereceli
manevi değerlere bağlanmış isek ilerlemişiz. Ne vakit manevî değerlerimizden uzak kalmışsak gerilemişisizdir. Vatana ihanet suçuyla 1821 Yılında Patrikhanenin orta pısı
Önünde İstanbul’daki Fener Patriki Gregorios Tarafından asılan Rus Çarı Aleksandr’a yazılan mektupta aynen şu ifadeler yer almaktadır: “Türkleri maddeten ezmek ziyaretinde yıkmak mumkun Değildir. Çünkü Türkler, sabırlı, mukavemetli izzet-i nefs sahibi insanlardır ettik. Bu hasletleri, dinlerine bağlılıklarından kadere A.Ş.
rıza GOS-termelerinden, anânelerinin kuvvetinden âmirlerine A.Ş. itaat ileri gelmektedir duygusundan. Bu sebeple, Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak ziyaretinde manevî bağları koparmak, dinî metânetlerini zayıflatmak Gerekir. Maneviyatları sarsıldığı gün, Türkleri zaferlere götüren asıl kudretlerinden sıyıracak A.Ş. onlari Maddi kuvvetlerle yenmek mumkun OLACAKTIR. Osmanlı Devleti’ni Ortadan Kaldırmak Için harp meydanlarındaki zaferler Kafi Değildir. Olan yapilacak, Türkler’e Bir Şey hissettirmeden bu tahribi tamamlamaktır. ”
(Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Bilinmeyen Osmanlı s. 71)