Evliyânın en büyüklerinden. İslâm bilgilerinin mütehassısı, insanlara doğru yolu göstererek, hakîkî saadete kavuşturan ve kendilerine “Silsile-i aliyye” ismi verilen âlimler ve velîler zincirinin yirmidokuzuncusudur. Asrının müceddidi idi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sevgisi, temiz kalbine aşk ateşi saldığından, dünyâ lezzet ve zevklerine bir defa olsun göz ucu ile bile bakmadı. Bütün düşüncesi, Allâhü Te’âlânın sevgilisi olan Peygamberimiz (s.a.v.)’in ziyâretine gitmek idi. Herkesten yüz çevirmiş, her işini Allâhü Te’âlâya ısmarlamıştı. Sözü te’sîrli, avâm ve havâs arasında sözü delîl olan şerefli bir zât idi.
Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî (k.s.) hazretleri, muhtelif zamanlarda yazdığı mektûplarından ba’zılarında şöyle demektedir:
“Allâhü Te’âlâya hamd, Efendimiz (s.a.v.)’e , temiz âline ve seçkin Eshâbına salât ve duâdan sonra biliniz ki, bir kimse kendisini iyi sıfatlarla süslenmiş, güzel ahlâkla bezenmiş bilir ve görür, kendini bir başkasından üstün tutarsa, bu, ulûhiyyet da’vâsına kalkışmak olup, sonsuz olarak kovulmasına olmasına sebep olur. Allâh korusun! Nitekim İblîs (şeytan); “Ben ondan (Âdem aleyhisselâmdan) iyiyim” dedi ve bu sözü onun kovulmasına sebep oldu.
Bu fakirin dostlarına ve sevenlerine nasihati odur ki; herkes elinden geldiği kadar Rabbine dönsün. Dünyâ, para ve elbiseler değildir. Kul neye rağbet eder, neyi elde etmeye canla başla çalışırsa, onun dünyâsı o olur. Sevdiklerimiz için Allâhü Te’âlâdan isteğimiz, günbe gün Hakkın divânında yüzlerini ak edecek amellerle meşgûl olmalarıdır. Yüzleri sarartan o dehşetli günden el-amân! “Sâlih amel eden kendine, kötü amel işleyen de yine kendine etmiştir.” Vesselâm.”
(Evliyalar Ansiklopedisi, Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretleri)