İbn-i Battuta, küçük yaşta ilim tahsiline başladı. Temel din bilginlerini ve yardımcı ilimleri öğrendi. Maliki mezhebi fıkıh bilgilerinde alim oldu. Tanca’da tahsilini tamamladıktan sonra, 14 Haziran 1325 tarihinde yirmi iki yaşında iken, hacca gitmek için memleketinden ayrıldı. Yolculuğunda, uğradığı yerlerdeki camileri, medreseleri ve türbeleri ziyaret etti, halka vaaz ve nasihatte bulundu. Gittiği her beldenin ileri gelenleriyle ve meşhur kimseleriyle görüştü. Çok alaka ve iltifat gördü. Bu seyahat onda diğer İslâm memleketlerini gezme hevesini uyandırdı; yirmi dokuz sene süren üç ayrı seyahate çıktı.
İbn-i Battuta, ömrünün büyük kısmını kapsayan, o zamanki vasıtalarla imkansız sayılacak kadar uzun seyahatler yaparak müslüman ülkeler ve müslümanlarla irtibatı olan bütün ülkeleri gezdi. Onların tarihi, coğrafi, etnik ve kültürel durumları hakkında malumat sahibi oldu. Dolaştığı her yerde ülkenin ileri gelen hekimleri, ileri gelenleri ve her tabakadan kimse ile tanıştı. Onların adetlerini, yaşayışlarını, yediklerini, içtiklerini, teferruatlı olarak kaydetti. Hükümdarların, makam sahiplerinin anlaşmazlıklarına, mücadele ve savaşlarına ait önemli bilgileri “Battuta Seyahatnamesi” olarak bilinen eserde topladı.
Bu eser asrın İslâm ülkelerinin tarihi, coğrafi, folklör ve etnolojisi, dini, ictimai ve ilmi durumu hakkında kıymetli, sağlam ve aydınlatıcı bilgiler vermiş, Hind fakirlerinden, Anadolu âhilerinden, İrandaki batınilîk hareketlerinden bahsetmiştir. Seyahatname O’nun Sudan ve Nijerya bölgelerinin gerçek kaşifi olduğunu göstermiştir. Eser o dönemde İslâm dünyasının birlik ve beraberliğini göstermesi bakımından ilgi çekicidir. İbn-i Battuta, eserlerinde insanlar üzerinde durmuşsa da, bilim tarihi açısından dikkate değer bilgiler de vermiştir.
(Müslüman Bilim Adamları, 2 s. 22-25)