Cenab-ı Hakk şöyle buyurur: “Şübhesiz ki mescidler Allâh’ındır; o hâlde (oralarda) Allah ile berâber hiç kimseye ibâdet etmeyin!” (Cin s. 18)

Câmiler için şöyle buyurulmuştur: “O evler ki Allah-ü Azîmüşşan o evlerin yükseltilmesine ve içlerinde (mübarek) isminin zikredilmesine izin vermiştir. Hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymadığı birtakım erler, buralarda sabah akşam (beş vakit) O’nu tesbih ederler (namaz kılarlar)” (Nûr s. 36-37)

Resûlullah (s.a.v.) de şöyle buyurmuşlardır: “Bu mescidler ancak Allâh (c.c.)’u zikretmek, namaz kılmak ya da Kur’ân okumak içindir.” (Müslim) Başka bir Hadis-i Şerif’te: “Mescidler bina ediliş maksatları için kullanılır.” (Müslim, İbni Mâce) buyurulmuştur. İşte bu da mescidlerde asıl olanın namaz, zikir ve Kur’ân kıraati olduğuna, bunun dışında herhangi bir iş yapılmaması gerektiğine delildir.

Yüce Allâh’ın âyette “Erlerdir” diye buyurması ve özellikle erkekleri söz konusu etmesi, kadınların mescidlerde (şer’i bir sebeple gelmek dışında) herhangi bir paylarının olmadığını göstermektedir. Zira onların ne cuma namazı kılmak, ne de cemaate katılmak sorumlulukları vardır. Nitekim, Hanefi mezhebine göre kadının cemaate gitmesi mekruhtur.

Hatta Ümmü Humeyd (r.anhâ)’dan ve daha başkalarından rivayet edilen Hadis-i Şerif’te Hz. Peygamber (s.a.v.) kadınlarını evlerinde, evlerinin de ücra köşesinde kılacakları namazın mahalle mescidinde hatta Mescid-i Nebi’de kılacakları namazdan daha faziletli olduğunu beyan etmişlerdir.

(Ahmed b. Hanbel, Beyhaki, Taberâni, Ebu Davud),(İmam Kurtûbi,

Câmiu’l Ahkam Tefsiri, c. 12 s.417)