Eğer dikkat etmezseniz medya, mazlumlardan nefret etmenize ve zalimleri sevmenize sebep olur.” (MalcomX) Medya organları, oyun kurucuların bir parçası olarak her gün cinsiyet savaşını körükleyen mesajlar yayınlıyor. İnsanların çoğu medyadan gelen bilgileri sorgulamıyor ve doğru olarak algılıyor. Oysa medyada pek çok yalan ve manüpülatif haber çıkıyor. Haberlerle yığın psikolojisi oluşturarak insanlar koyun güder gibi güdülüyor.
Kadınlar, oyun kurucuların oyuncağı olarak medya tarafından başta cinselliği olmak üzere kullanılıyor. Evinden “kurtarılan” kadın, toplumun “malı” haline getirilmek isteniyor.
Reklamlarla kadınlar sokağa çağrılıyor. “Dünyayı Kadınlar Kurtaracak, Enerji Veren Kadınlar, Kadının Gücü, Kadınlar Her Yerde, Ben Özgürüm…” sloganları kadınlarda boş bir özgüven patlamasına sebep olmak isteniyor. Her gün medya organlarında kadının gücüne övgüler diziliyor. Alâkalı alâkasız konular kadın gücüne bağlanıyor.
Kadınlara evi kötüleyip dışarıya çağıran bu reklamlarda, reklamı veren küresel markalar açısından ticaret ikinci planda. Önemli olan ayrıştırıcı, azdırıcı; din ve ahlâk bağlarını koparan mesajlar vermek! Verdiği mesajlar; aileni bırak, boks yap, yemek yapma, halter kaldır, evin üstüne bas, sokağa koş, peşine de hemcinslerini düşür, o zaman güçlüsün. Kadın sanki evde esirmiş de dışarıda mutlu olacakmış gibi bir bilinçaltı mesajı veriyorlar. Pek çok kız çocuğu, genç kız ve kadın bu mesajların zehrinden etkileniyor. Oysa kadın kek yaparken, yemek yaparken mutludur, zira kadında besleme, büyütme içgüdüsü vardır.
Kadın cinayetleri de medyanın “sıradan”ları arasında. Bir yılda öldürülen erkek sayısı kadın sAyısının 12 katı olmasına rağmen, cinayetler cinsiyete indirgeniyor. Her türlü cinayetin lânetlenmesi gerekirken, sanki öldürülen kadınlar “kadın” oldukları için öldürülmüş gibi gösteriliyor. Bütün bunlarla kadına, evinin tehlikeli olduğu ve bireyselleşme mesajı veriliyor. Amaç yine aileyi yıkmak!
(Sema Maraşlı, “Güçlü” Kadınlar Neden Mutlu Değil?, s.59)