Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleri buyurdu ki:
“Kim dünyâya düşkün olanlar arasına karışırsa, sohbetin bereketlerine ve tasavvufun nûrlarına kavuşamaz! Bir kimse dünyâya düşkün olanlar arasına ihtiyaç olduğu kadar karışır, hâlis niyetle ve bâtınî nisbetini muhâfaza ederek aralarında bulunursa zararı yoktur.”
“Dünyâ mel’ûndur ve dünyâda olan şeylerden Allâh (c.c.) için yapılmayanlar da mel’ûndur. Allâhü Teâlâ’nın sevgisiyle dünyâ sevgisi bir araya gelmez. Allâhü Teâlâ’nın rızâsına kavuşmak için mâsivâyı yâni Allâhü Teâlâ’dan başka her şeyi ve bütün maksatları terketmek lâzımdır.”
“Takvânın ve verânın yâni haramlardan ve şüpheli şeylerden sakınmanın yolu, Resûlullah (s.a.v.)’e hakkıyla uymak ve O (s.a.v.)’in bildirdiklerini candan kabul etmektir. Kendi hâlinizi, Kitap ve Sünnette bildirilen hususlar ile karşılaştırınız. Eğer, Kitap ve Sünnette bildirilen hususlara yâni dînin emirlerine uygunsa makbûldür. Uygun değilse merdûddur, reddedilecekdir. Ehl-i sünnet ve Cemâat îtikâdı üzere olmak lâzımdır.”
“Evliyânın mezarlarını ziyâret edip, gönlü toplamak için feyz dilemelidir. Evliyânın büyüklerinin ruhlarına Fâtihâ ve Salevât sevâbı göndererek, onları Allâhü Teâlâ’ya kavuşmak için vesîle yapmalıdır. Zâhir ve bâtın saâdetlere, ancak onlar vâsıtasıyla kavuşulur.”
“Allâhü Teâlâ’ya kavuşmak iki yolla olur! Birincisi Allâhü Teâlâ’nın bütün emir ve yasaklarını eksiksiz yapmak, ikincisi Allâhü Teâlâ’nın sevdiği bir kulunu çok sevmek, kurtuluşuna onu vesîle bilmektir. İkincisi yapılınca, emir ve yasaklar kolay gelir. Yapılan kusurlar da o büyüğün hürmetine affedilir. Böylece Allâhü Teâlâ’ya daha kolay kavuşulur.”
(Rehber Ansiklopedisi, c.11, s.296)