İmâm Tirmizi (r.âleyh), Allâh (c.c.)’ün, “O gün insan sınıflarından herbirini biz önderleri ile çağıracağız” (İsra s. 71) âyetinin tefsiri hakkında rivayet ettiği bir Hadîs’te, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Herhangi biriniz mahşer yerinde çağırılarak kitabı sağ eline verilir de onun vücudu Hz. Adem (a.s.)’ın vücut yapısı gibi altmış arşın uzatılır. Yüzü beyazlaştırılıp ağartılır. Başına da inciden güneş gibi parlayan bir taç giydirilir. Ve o vaziyette arkadaşlarının yanına doğru varınca arkadaşları onu uzaktan görürler ve “Allâh’ım bu tacı bize de ihsân eyle ve onu bize mübarek eyle” diye dua ederler.
Nihayet o (bahtiyar) zat arkadaşlarının yanına gelerek onlara: “Sizlere müjdeler olsun. Her bir Müslüman için bunun gibi taç vardır” diyerek onları sevindirir.
Kâfire gelince, onun da yüzü simsiyah kesilir. Vücudu Hz. Adem (a.s.)’ın suret ve şekli üzere altmış arşın uzatılır. Başına da ateşten bir taç giydirilir. Onun halini görünce arkadaşları, “Bu günün şerrinden azabından Allâh (c.c.)’a sığınırız, Allâh’ım bunu bize gönderme” diye duâ ederler.
Derken o zat da arkadaşlarının yanına gelir. Arkadaşları da tekrar, “Allâh’ımız, bu zatı rezil ve rüsvay et” diye bedduâ ederler. O zat da, “Allah sizleri rahmetinden uzak edip kahretsin. Herbiriniz için bunun gibi ateşten başınıza taç vardır” der.”
(İmâm Şarani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret, s.167)