Süheyb-i Rumi (r.a.) Rasulullah (s.a.v.)’in ashabının seçkinlerinden olup tam adı Suheyb bin Sinan bin Malik en-Nemri’ dir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’ in “Süheyb ne iyi kuldur!” methine mazhar olmuş ve diğer bir Hadis-i Şerif’te: “İslam’ da önde bulunanlar dörttür: Ben Arab’ ın, Suheyb Rum’un, Selman Faris’in ve Bilal de Habeş’in önde bulunanıdır.” buyrulmakla şan-ı alisi pek yüceleşmiştir.
Hz. Suheyb (r.a.), babası ve amcasıyla Musul yakınlarında ikamet etmekte iken henüz çocuk yaşlarında Rumlara esir düşmüştür. Rumların içinde yetişmiş ve bu sebeple Suheyb-i Rumi (r.a.) olarak bilinmiştir. Daha sonra Beni Kelb aşireti tarafından satın alınarak Hicaz’ a getirilmiş ve meşhur bir zat olan Abdullah ibni Cúdan’a satılmıştır. Suheyb-i Rumi (r.a.), bu zatın âzâtlısıdır.
Bi’set-i Seniyye’de Müslümanların adedi henüz 20-40 kişi arasında iken Ammar (r.a) ile birlikte İslam’a girmişlerdir. Böylece Resûlullâh (s.a.v.)’i ilk tasdik eden Sabikıyn-i Evvelin’den ve Allâh (c.c.) yolunda müstad’afiden (müşrikler tarafından zayıf ve güçsüz görülerek işkencelere maruz kalanlar) olmuşlardır ki onlar; Hazret-i Bilal, Süheyb, Ammar, Habbab ve Ümmi Ammar olan Sümeyye (r.a.e) hazeratıdır.
Hicret için Mekke’ den çıktığı esnada arkasından gelen Kureyşlilere gitmesine izin vermedikleri sürece savaşacağını ancak malını istiyorlarsa malının yerini söyleyeceğini beyan etmiş ve malının yerini söyleyerek Medine’ye varmıştır. Bu durumu Rasulullah’ a anlatınca Hz. Resûlullâh (s.a.v.) “Ya Suheyb! Satış karlı çıktı” buyurmuşlardır.
Hz. Resûlullâh (s.a.v.)’in “Allâh (c.c.)’e ve ahiret gününe imanı olan, Suheyb’e validenin veledine olan muhabbeti gibi muhabbet etsin!” emrine mazhar olan Hz. Suheyb (r.a.) yetmiş üç yaşında vefat ederek Cennetül Baki’ye defnolunmuştur.
(Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s.), Ashab-ı Kiram, s.147-149)