Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, bazı Hadîs-i Şeriflerinde, ümmetinin düşeceği ihtilaflara dikkat çekmektedir. “İsrailoğulları yetmiş iki fırkaya ayrılmıştır. Ümmetim ise yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır.  Bir tanesi hariç, bunların tamamı ateştedir.”

Sahâbîler, “Yâ Resûlullah! O kurtuluşa eren fırka kimlerdir?” diye sorunca, Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu: “Benim ve ashâbımın yolunda olanlardır.” (Tirmizî)

Böylece Peygamber-i Zîşân (s.a.v.) Efendimiz, ümmetinin başına gelecek hâdiseleri, mu’cizevî bir şekilde haber vermektedir.

Hadis âlimleri, Hadîs-i Şerif’te geçen cennetlik olarak vasıflandırılan fırkadan maksadın, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat olduğunu kaydetmektedir. Çünkü ifrat ve tefrit ortasında, i’tidâl üzere Resûlullah (s.a.v.)’in ve Ashâb-ı Kiram (r.a.e.)’in yolunu tâkip etmeyi kendilerine şaşmaz ölçü edinenler, bu fırka mensuplarıdır. Cehennemlik olan fırkalar ise, i’tikadî mes’elelerin birçoğunda, Ehl-i sünnet’e aykırı inançlarda bulunan mezheplerdir.

Şerîat sahibi Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz’in burada, sadece kendilerini anlatması kâfî iken ashâbını da zikretmesi, “Benim yolum, ashâbımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu onların yoluna tâbi olmaya bağlıdır!” mânâsınadır. İşte Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz bunu ilan etmektedir. Zira, Ashâb-ı Kiram (r.a.e.)’in yoluna tâbi olmadan, Resûlullah (s.a.v.)’a tâbi olmak iddiâsı, boş bir dâvâdır. Hatta böyle bir ittibâ, hakikatte aynıyla Resûlullah (s.a.v.)’a isyan sayılır. Hâl böyle olunca, bu yolun yolcularına, necat bulmak nasıl mümkün olur? Şu Âyet-i Kerîme bunların hâlini tam bir şekilde anlatır: “Onlar, hakikaten kendilerinin bir şey üzerinde doğru yolda, necatta olduklarını sanırlar. Gözünüzü açın ki, onlar, cidden yalancıların ta kendileridir.” (Mücâdele, s. 18)

Hiç şüphe yoktur ki, Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz’in Ashâbı (r.a.e.)’in yolunda dâim olanlar, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat fırkasıdır. Allâhü Teâlâ bunların gayret ve çalışmalarını makbul eylesin. İşte Fırka-i Nâciye bunlardır.

(İmâm-ı Rabbânî, Mektûbât, c.1, Mektub 80)