Emîr-ül mü’minîn Ali (k.v.) ve Ebû Saîd (r.a.) ve İmrân bin Hasîn (r.a), Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den şöyle bildirirler: “Gözlerinin ışığı hanımların efendisi, kerîmesi Fâtıma (r.anhâ)’ya: “Ey Fâtıma! Kalk! Kurbanının yanına git! Muhakkak ki, kurbanından yere damlayan ilk kan damlası ile ömründe işlemiş olduğun her günâh mağfiret olunur. Muhakkak yarın kıyamet günü, kestiğin bu kurbanın kanını ve etini getirip, terazinin sevablar kefesine koyarlar, yetmiş kat fazlasıyla” buyurdular. Zeyd bin Erkam (r.a.)’ın, bu kurbanlar nedir suâline Peygamber (s.a.v.) Efendimiz “Babanız İbrahim (a.s.)’ın milletidir” buyurdular. Bizim için onda ne vardır dediklerinde: “Kurbân edilen hayvanın üzerindeki kıllar sayısınca, sahibine sevâb yazılır” buyurdular.
Kurban kesmesi gerektiği halde, içindekilerin kurban kesmediği ev inler ve sahibi için bedduâ eder ve: “Allâh sana iyilik yaptırmasın, bende kurban kesmediğin gibi” der. O ev, o sene belâ oklarına hedef olur. İçinde kurban kesilen ev memnun olur, sahibine iyi duâ eder. O evde rahatlıklar, iyilikler sürer. Kimin adına kurban kesilirse, o kişi üzerinde kaza ve bela uzaklaştığı gibi, işlemiş olduğu kabahat ve suçları da affedilmiş olur. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bu konu hakkında şöyle buyurdular: ”Kurbanlarınızı büyük yapınız, yâhud yağlı yapınız. Muhakkak ki, onlar Sırat üzerinde sizin binekleriniz olacaktır.”
Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurarak “İnsanoğlu bu kurban bayramı gününde kan akıtmaktan daha üstün bir amel yapmamıştır. Meğer ki, akrabalar ziyaret edilmiş ola” (Taberani) kurbanın önemi dile getirmişlerdir. Diğer bir hadiste ise şöyle buyrulmuştur: “Gönül hoşnutluğuyla ve sevâbını umarak, Allâh rızası için kurban kesenin kurbanı, ateşe karşı bir örtü olur. ” (Taberani).
(Mevlana Muhammed Rebhami, Riyadün Nasihin, s.262-263. İmâm Şarani, Uhudul Kübra, s.256-258)