Nebî (s.a.v.)’e gösterilecek saygı konusunda bir misâl de bizzat Yüce Allah’ın Hz. Peygamber (s.a.v.)’e Kur’ân’da hiçbir yerde ismi ile hitâb etmemiş olmasıdır. Diğer peygamberlere (a.s.e.) isimleri ile hitâb bulunan pek çok âyet-i kerîme olmasına rağmen, Hz. Peygamber (s.a.v.) için kullanılan hitâblar “Ey Peygamber, Ey Resûl!” gibi hitâblardır. Bu durum bile Allâhü Teâlâ’nın Hz. Peygamber (s.a.v.)’e ayrı bir değer verdiğini göstermektedir. “Ey îmân edenler! Allâh ve Resûlü’nün önüne geçmeyin, Allâh’dan korkun. Şüphesiz ki Allâh her şeyi işiten ve her şeyi bilendir.” (Hucûrat s. 1) Görüldüğü gibi, Yüce Allâh, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e itaat ve saygıda bu kadar detaya inmiş, onun önüne geçilmemesini istemiştir. Onun önüne geçmemekten kasıt da elbette hem söz ve hem de fiil olarak onun önüne geçmemektir. Bu bakımdan bu yasağa söz gelimi onun bulunduğu bir mecliste ortaya çıkan bir probleme ondan önce cevap vermeye kalkışmaktan tutun da, onunla birlikte yolda giderken bir izin veya işâret olmaksızın onun önünden yürümek veya sofrada ondan önce yemeğe başlamak gibi her türlü eylem ve söz girmektedir. Şu anda da mânevî hayat ile sağ olduklarından, Türbe-i Saâdetleri’ne gidip huzurlarına varıldığında da kendilerine asla sırt dönülmemelidir. Yüce Allâh’ın insanlara kendi içlerinden birisini misâl seçerek peygamber göndermesi onlar için büyük bir lütûftur. O (c.c.)’un bütün insanlar için seçip gönderdiği son elçi Hz. Peygamber (s.a.v.)’dir. O (s.a.v.)’e inanmak sadece onun peygamberlerden bir peygamber olduğunu kabul etmek demek olmayıp, onu samîmi olarak sevip ona ta’zîm etmek de gerekir. Sevgi, dışa yansıyan bir duygudur. Eğer bu sevgi hakîki bir sevgi ise beraberinde derin bir saygıyı da getirir. (Diyanet İlmî Dergi, Hz. Peygamber (s.a.v.) Özel Sayısı, 2003, s.476)

Bir Yorum Bırak