“Namazı kılın.” (Bakara s. 43) emriyle kıyamı, “Namazlarına devam edenler.” (Mearic s. 23) âyetiyle devamı ve muhafazayı, “Şüphesiz ki namaz, müminler üzerine belli vakitlerde farz kılınmıştır.” (Nisa s. 103) âyetiyle belirli vakitlerde kılınmasını, “Rükû edenlerle beraber rükû edin.” (Bakara s. 43) âyetiyle cemaatle edasını, “Öyle müminler ki, onlar namazlarında huşu içindedirler.” (Mü’minûn s. 2) âyetiyle de huşû emrediliyor. İşte tüm bu emirlerden sonra insanlar birkaç tabakaya ayrılırlar:
a- Namazı kabul etmeyenler: “Ne iman etti ne de namaz kıldı.” (Kıyame s. 31) b- Namazı kabul eden, fakat gereğini yapmayanlar. Bunlar da kitap ehlidir. Allâh (c.c.):“Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı terkettiler.” (Meryem s. 59) buyurmuştur. c- Bir kısmını yerine getirirken, bir kısmını da tembellik yüzünden terkedenler. Bunlar münafıklardır. Allâh (c.c.) buyurmuştur ki: “Şüphesiz münafıklar Allâh’a oyun etmeye kalkışıyorlar. Halbuki Allâh, onların oyunlarını başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar.” (Nisa s. 142) Onların varacakları yer “veyl”dir. Veyl, cehennemde bir vadidir ki dünyadaki dağlar, içerisine konulacak olsa hararetinden eriyip akardı. d- Hem kabul eden, hem de gereğini yerine getirenler, şartlarına uyarak vakitleri içerisinde kılanlardır. Bunların başında Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) gelir. Allâh kendisi için şöyle buyuruyor: “(Resûlüm) Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, (ibadetle) geçirdiğini, Rabbin kesinlikle biliyor.” (Müzzemmil s. 20) Ashab-ı Kiram (r.a.e.) da öyleydi. Nitekim onlar hakkında da şöyle buyuruluyor: “Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir. Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler.” (Müminûn s. 1-2) Bunların varacakları yer ise: “İşte Firdevs cennetine vâris olacak olanlar onlardır” (Mü’minûn s. 10-11) âyetiyle açıklandığı üzere, Firdevs cennetidir.
(İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyân Tefsîri, c.1,s.63)