Allâhü Te‘âlâ buyuruyor: “Allâh’ın mescidlerini ancak Allâh’a ve âhiret gününe îmân eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allâh’tan başkasından korkmayan kimseler îmâr eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.”
Beş vakit namazda mescide devam etmek mescidi tamir etmek sayılır. Hatta Rasûlullâh (s.a.v.): “Bir kimse sabah ve akşam mescide giderse Allâhü Te‘âlâ cennette onun için bir konak hazırlar.’’ buyurmuştur. Bir sahih hadîste Hz. Ebû Said (r.a.), Peygamber (s.a.v.)’den naklediyor: “Camile­re gitmeye alışkın olan bir kimseyi gördüğünüzde onun îmân sahibi olduğuna şahitlik edin.”
Cenâb-ı Hakk başka bir âyet-i kerîmede buyuruyor: “(Ey Nebiyyi Zîşan) Cephede sen de onların (mü’minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içle­rinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silah­larını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıkların­da (bir rekat kıldıklarında) arkanıza (düşman karşısına) geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. İnkar edenler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar, yağmurdan zahmet çekerseniz ya da hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir beis yoktur. Bununla birlikte ihtiyatlı olun (tedbirinizi alın.) Şüphesiz Allâh inkarcılara alçaltıcı bir azâb hazır­lamıştır.” (Nisâ s.102)
Cemaatle namaz Farz-ı ayındır diyenlerin delili Allâhü Te‘âlâ’nın şiddetli harb ve ölüm kalım savaşında bile bunu emretmiş olmasıdır. Farz olmasaydı, Allâhü Te‘âlâ, başların uçtuğu, o en nâzik zamanda buna müsamaha ederdi. Halbu­ki Allâhü Te‘âlâ, şiddetli çarpışmalarda da, bunu, genel ola­rak emretmektedir. Bununla birlikte Hanefi mezhebinde beş vakit namazı cemaatle kılmak farz değil, müekked sünnettir.
(Ömer Muhammed Öztürk, Cemaatle Kılınan Namazın Fazileti, s.10-11,15)