Berâ b. Azıb’den rivâyet edilen hadîste Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Seslerinizi Kur’ânla süsleyiniz.” (Abdurrezzâk) Yani onun kıraatına düşkün olunuz ve seslerinizi onunla meşgul ediniz. manasınadır. Buhâri ve Müslim’in; Ebû Hüreyre (r.a.)’den yaptıkları rivâyete göre Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allâhü Teâlâ hiçbir sesi, kendisine indirilmiş olan kitabı güzel sesle kıraat eden (okuyan) bir nebinin sesini sevdiği kadar sevmedi.”
Bu teğanni, onu tecvid kuralları dışına çıkartmadığı zamandadır.Yoksa müstehab iken mekruha döner. Musikînin vezinlerine özenmeğe gelince, bid’atların en kötüsündendir. Zira eğlenen kâlbler, aldanan, hata eden gönüller şeytânı kovamazlar bilakis vesveseleri artar. Allâhü Teâlâ şöyle buyurmuştur. “İnsanlardan sözün lehvini satın alanları vardır.” (Lokman s. 6) Bazı müfessirlerden naklen denilmiştir ki: “O, şarkı söylemektir.” Hatta İbn-i Abbâs (r.a.) bu hususta yemin etmiştir. İbn-i Mesûd (r.a.)’den nakledildiğine göre Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: “Suyun sebzeyi bitirdiği gibi şarkı da nifâk bitirir.” (Ebû Davûd) Munavi diyor ki: “Eyvahlar olsun o kimseye ki, Rahmân’ın hitabını dinlemeyi, çalgı âletlerini, lahinlerini dinlemekle ve fasıklar meclisinde oturmakla sattı.”
İblis, yer yüzüne indikten sonra, “Ya Rabbi bana ev ver” dedi. “Hamamlar senin evin”. Yemek istedi. “Besmelesiz yenen yemekler senin” denildi. Müezzin istedi. “Mizmarlar (çalgılar) müezzinin” denildi. «Yazıların dövme, hadîslerin yalandır. Resûlün (elçin) kâhinler, falcılar, tuzağın da kadınlardır.» (İbn Cerir)
“İki ses, melundur: Nimete kavuşunca (mizmar) çalgı, musibete maruz kalınca feryat” (Bezzar) “Allâhü Teâlâ’nın gazâbına sebep olan şeyler: Acıkmadan yemek, uykusu yokken uyumak, tuhaf bir şey olmadan gülmek, musibette feryat etmek, nimete kavuşunca mizmar (çalgı çalmak)” (Deylemî)
Tasavvuf müziği diye bir şey yoktur. Müzik, nefsin gıdası, ruhun zehiridir, kalbi karartır. (Dürr-ül mearif) (Muhammed Ebû Said Hadimi, Berîka, c.4, s.444-446)