Kuran Kıraati ve Gerekleri

Kuran Kıraati ve Gerekleri. Kuran-ı Kerim’i düzgün ve güzel okumanın gerekliliği ile ilgili yazımızı istifadenize sunuyoruz.


Yusuf b. Esbât (rh.a)’e, “Kur’ân’ı hatmettiğinde nasıl duâ edersin?” diye soruldu. Şu cevabı verdi: “Nasıl duâ edeyim ki, okuyuşumdaki eksiklerimden dolayı yüz defa istiğfarda bulunuyorum.”


Bil ki kulun, Kur’ân kıraatında elde edeceği şey, Kur’ân’a gereken hürmeti yapmasına, onu anlamasına, ondaki müşahadesine ve onunla amel etmesine göre olur. Çünkü Kur’ân, Allâh (c.c)’un kulları içinde ortaya koyduğu en açık alametidir. Yeryüzünde Allâh (c.c.)’un varlığını gösteren en büyük ve en azâmetli âyetlerdendir. Bize Cenâb-ı Hakk’ın ihsân buyurduğu en kâmil nimetlerdendir.

Kulun, Kur’ân’a hürmet ve edebi takvâsı kadar olur. Yine onun, ilâhi hitabı anlaması ve ona tazimde bulunması mütekellimi olan Allâhü Te’âlâ hakkındaki marifeti ve övgüsü kadar olur. Eğer söz sahibi Yüce Allâh, onun kalbinde azametli ve anlayışında ulu olursa, o zaman kul ilahi kelâmı tedebbür etmeyi, bir musibetle yüz yüze geldiğinde hemen O (c.c.)’a koşmayı kendisine bir nimet olarak görür. Artık o kimse takvâya sarılır ve haramlardan uzak durur.

(Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb)


Mugnî tefsirinde diyor ki, üç âyet inmiştir ki, üç şeyle beraberdir. Bunlardan her biri, yanındaki olmadıkça kabul edilmez. Biri: “Allâhü Te‘âlâ ve Resûlü’ne itaat ediniz.”dir.

Allâhü Te’âlâ’nın emrine itaat, Resûlü (s.a.v.)’in emrine itaatsiz kabul olmaz demektir. İkincisi: “Bana ve anne-babanıza şükrediniz.”dir. Allâhü Te’âlâ’ya şükür, anaya-babaya şükürsüz olmaz. Üçüncüsü: “Namazı kılın ve zekâtı veriniz.”dir. Malının zekâtını vermeden, namaz makbul olmaz. Her şeyin doğrusunu Allâhü Te’âlâ bilir.


(Mevlana Muhammed Rebhamî, Riyadü’n-Nasıhîn, 193.s.)