(Ey Resûlüm!) O Balık sahibini de, (hatırla!)
Hani, o öfkelenmiş olarak gitmişti de, bizim, kendisini, hiç bir zaman sıkıştırmayacağımızı, sanmıştı. Derken, o, karanlıklar içinde (kalıp): “Senden başka hiç bir İlâh yoktur! Seni, tenzih ederim. Gerçekten, ben, haksızlık edenlerden oldum!” diyerek (Allah [c.c.]’ya) niyaz etmişti. Bunun üzerine, biz de, onu(n duasını) kabul ettik. Kendisini, gamdan, selâmete erdirdik. İşte, biz, imân edenleri, böyle kurtarırız.* (Enbiyâ: 87-88)
Hani, o, dolu bir gemiye kaçmıştı. Derken, kur´a çekmiş(ler)di de, mağluplardan olmuştu. Kınanmış bir halde iken, kendisini hemen balık yutmuştu. Eğer, çok tesbih edenlerden olmasaydı, her halde, (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar, onun karnında kalıp gitmişti! İşte, biz, onu hasta olarak açık bir yere (çıkarıp) bıraktık. Üzerine, bacağı olmayan cinsten (gölgelik) bir nebat bitirdik. Onu, yüz bine Peygamber gönderdik. Hattâ, daha anıyorlardı da. Nihayet, ona iman ettiler de, kendilerini bir zamana kadar geçindirdik. (Sâffât: 140-148)
(Ey Resûlüm!) Sen, (şimdilik) Rabbinin hükmünü (bekleyerek) sabret! O balık sahibi gibi olma! Hatırla ki: o, gamla dolu olarak (Rabbine) dua etmişti. Eğer, Rabb´inden, ona, bir nimet erişmiş olmasaydı, mutlaka, (çıkarıldığı) o çırılçıplak yere kınanmış bir halde, atılacaktı! (Bunun ardından) Rabb´i, onu, seçti de, kendisini, sâlihlerden yaptı. (Kalem: 48-50.)
Yûnus Aleyhisselâm şöyle dua etmiştir: “La ilâhe illa ente sübhaneke inni küntü minezzâlimîn.”
Bir Hadîs-i Şerif’te: Yûnus Aleyhisselâm’ın bu duası ile dûa eden Müslümanın duasının, muhakkak, kabul olunacağı bildirilmiştir. (Tirmizi)
(Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.17O, Tirmizî-Sünen c.5, s.529)