Ebû Hureyre (r.a)’den, Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kur’an-ı Kerim’i öğreniniz, sonra okuyunuz. Çünkü Kur’an’ı öğrenip okuyan ve teheccüd namazlarında onu okumaya devam eden kimse, içi misk dolu olup, kokusu evin her tarafına yayılan bir kaba benzer. Kur’an-ı Kerim’i öğrenip uyuyan kimse ise ağzı kapatılmış misk kabına benzer.” (Tirmizi, Nesei)
Yani Kur’an-ı Kerim’i okuyan, onu tekrarlayan ve geceleri namazda okuyan kimse ağzı açık olup kokusu evin her tarafına yayılan misk kabına benzer. Aynı şekilde bir hafızın Kur’an okumasıyla evin tamamı nur ve bereketle şenlenir. Ama hafız uyur veya gafletten dolayı okuyamazsa yine de onun kalbinde bulunan Kur’an-ı Kerim bir misktir. Bu gafleti yüzünden sadece diğer insanlar onun feyzinden mahrum kalmış olurlar. Fakat buna rağmen onun kalbi miski içinde bulundurmaktadır.
Abdullah ibn-i Abbâs (r.a)’den, Resul-İ Ekrem (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kalbinde Kur’an-ı Kerim’den hiçbir âyet bulunmayan kimse virâne bir eve benzer.” (Tirmizi, Dârimi)
Virâne bir eve benzetmede şöyle hoş bir incelik vardır: Yani, içinde oturulmayan boş eve cinler girer. Bunun gibi içinde Kur’an-ı Kerim bulunmayan kalbe şeytanlar daha fazla musallat olurlar.
Bu Hadis’te Kur’an-ı Kerim’i ezberleme üzerinde ne kadar da ısrarla durulmuştur. Şöyle ki, içinde Kur’an bulunmayan kalbe “ıssız bir ev” denilmiştir.  Ebû Hûreyre (r.a) buyuruyor ki: “Kur’an-ı Kerim okunan evin aile fertleri çoğalır, hayır ve bereket bollaşır. Melekler o eve inerler ve şeytanlar oradan çıkarlar. Kur’an-ı Kerim okunmayan evde darlık ve bereketsizlik olur. Melekler o evden giderler, şeytanlar o eve girerler.” İbn-i Mes’ud (r.a)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Boş ev içinde Kur’an-ı Kerim okunmayan evdir.”
(Zekeriya Kandehlevi, Amellerin Fazileti, s.226)