Hûd (a.s.)’ın, Âd kavmine gönderilişi Kur’ân-ı Kerim’de şöyle açıklanır: “Âd (kavmine) de, kardeşleri Hûd’u (gönderdik) O, (kavmine): “Ey kavmim! Allâh’a, ibadet ediniz! Sizin, O’ndan başka hiç bir ilâhınız, yoktur. (Halâ, Allâh’tan) korkmayacak mısınız?  Siz, (Allâh’a karşı) yalan düzenlerden başka (kimseler) değilsiniz!” dedi. (Hud s.50)
Kavminin ileri gelenlerinden kâfir bir cemâat ise: “Biz, seni, muhakkak, bir beyinsizlik içinde görüyoruz! Seni, muhakkak, yalancılardan sanıyoruz!” dediler. (Araf s.66) (Hûd (a.s.)): “Ey kavmim! Bende hiç bir beyinsizlik yoktur. Fakat, ben, âlemlerin Rabb’ı tarafından gönderilmiş bir Peygamberim! Size, Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ediyorum. Size, o korkunç akıbeti haber vermek için, içinizden bir adam (vâsıtası ile) Rabbinizden, size bir ihtar gelmesi tuhafınıza mı gidiyor? Düşününüz ki: O (Rabbiniz), sizi, Nuh kavminden sonra, hükümdarlar yaptı. Size, yaratılışta, onlardan (Nuh kavminden) ziyâde boy pos (ve kuvvet) verdi. O halde, Allâh’ın nimetlerini (unutmayıp) hatırlayınız ki: kurtuluşa erebilesiniz!” dedi. (Araf s.67-69)
Onlar ise, “Sen, bize, yalnız Allâh’a ibadet etmemiz. Atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? O halde, doğruculardan isen, bizi, tehdit etmekte olduğun şeyi (azabı) getir bize!” dediler.(Araf s.70) Hûd (a.s.): “Rabb’ınızdan, üzerinize bir azap, bir gazap hakk oldu muhakkak! Kendinizin ve atalarınızın taktığınız (düzme) bir takım adlar (putlar) hakkında, Allâh, onlara bir hüccet indirmemişken, benimle mücâdele mi ediyorsunuz? Artık, bekleyiniz! Şüphesiz ki, ben de, sizinle birlikte azap bekleyenlerdenim. Ey kavmim! Ben, buna (bu tebliğime) karşılık, sizden hiç bir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım, beni yaratandan başkasına âit değildir. Hâlâ, akıllanmayacak mısınız? Ey kavmim! Rabbinizden af dileyiniz.” (Araf s.71, Hud s.51)                        
 (M. Âsım Köksal, İslam Tarihi)