“Biz Kur’ân’ı mü’minlere şifa ve rahmet olsun diye indirdik” (İsra s. 82) buyuruluyor. Kur’an’ın insan bedeni üzerinde fiziki tesiri, yani şifa özelliği bulunup bulunmadığı hususunda müslüman olmayan ve Arapça bilmeyen değişik yaşta kadın ve erkek gönüllü insanlar seçilmiş ve bir istatistik yapılmıştır. Seçilen bu insanlara, bir yıl boyuncaKur’ân’ın orjinal metni değişik seslerden dinletilerek etkisi gözlenmiş ve sonuçta,Kur’ân’ı dinleyenlerden %97’sindeki gerilimler (stres) bariz bir şekilde azalmıştır. Bu gerilim azaltıcı tesir, fizyolojik aksi tesirlerin otonom sinir sistemine yansımasıyla meydana gelmiştir. Araştırmanın diğer bir özelliği de,Kur’ân’ın insan bedeni üzerindeki gerilim azaltıcı tesirin, nicelik ve nitelik açısından ölçülebilir bir şekilde ortaya konmasıdır. Dolayısıyla bilimsel araştırmalar ve istatistikler de göstermiştir ki,Kur’ân’ın insan üzerindeki stresi kaldırdığı kesinleşmiştir. Stresin ise; başta tansiyon yüksekliği olmak üzere, ülser, baş ağrıları ve cilt hastalıkları gibi nice hastalığın ana kaynağı olduğu bilinmektedir. Bu itibarlaKur’ân gerçekten şifa ve rahmettir. Bilim adamı Rodwell: “Kur’an-ı okudukça, O’nun bizi etkilediğini ve hayrete düşürdüğünü, nihâyet bize üstünlüğünü teslim ettirdiğini ve önünde secdeye kapandırdığını görüyoruz.Kur’ân temas ettiği konular ve gittiği maksatlar itibariyle üslûbu temiz, yüksek ve hayret vericidir. Belagat bakımından ise en yüksek şahikadadır” derken, Alman filozoflardan Jacob Reisig de: “Biraz Arapça öğrenen bazı kimseler,Kur’ân ile istihzaya kalkışıyor. Fakat bunlar Kur’ân’ın tesirli, fasih ve inananları elektrikleyen okunuşunu dinlemiş olsalar, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ashabına anlatırken kullandığı akıllara hayret verici lisanı duysalar, Allâh (c.c.)’ün huzûrunda secdeye kapanırlar ve hepsi de “ Ya Resûlullâh! Bizim elimizden tut ve bizi senin ümmetine dahil olmak şerefinden mahrum etme” derlerdi” ifadesinde buluyor.
(M. Turan, Tarih Anekdotları, s.98)