Kumar, Allâh Te’âlâ’nın: «Aranızda mallarınızı haksız sebeplerle yemeyin» (Bakara s. 188) âyeti ile yasak kıldığı bir yoldan insanların malını yemektir. Kumarbaz, Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in şu hadislerinde nitelendirdiği kimselerdendir: «Bir takım kimseler Allâh’ın (müslümanların maslahatına tahsis buyurduğu) malında haksız olarak tasarrufta bulunurlar. Onlar için kıyâmet gününde cehennem muhakkaktır.»
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: «Bir kimse arkadaşına: Gel seninle kumar oynayalım derse (o sözünün keffareti olarak) derhal sadaka versin.» (Buhari, Edeb) Yalnızca söz, kefareti veya sadakayı gerektirir ise ya bilfiil kumar oynama hakkında düşünelim!
Şu sahih hadise dayanarak tavla oyununun haram olduğunda sözbirliği vardır. Allâh’ın Resûlü (s.a.v.) buyuruyor ki:«Tavla oynayan sanki elini hınzır etine, kanına batırmıştır» (Müslim). «Tavla oynayan Allâh’a ve Resûlüne âsi olmuştur»
Ulemanın çoğu -ortaya bir şey konulsun konulmasın- satranç oyununun haram olduğunu söylemiştir. Mal (para, menfaat) mukabilinde oynamak, söz birliği ile haramdır.
İmam Nevevîye: Satranç oyunu câiz midir, değil midir? Satranç oynayan günahkâr olur mu olmaz mı? diye sorulduğunda şu karşılığı verdi: «Eğer namazı vaktinde kılmaya engel olursa veya bir şey karşılığında oynanırsa haramdır. Bu mahzurlardan uzaksa, İmam Şafiîye göre mekruh, diğer mezhepler nezdinde (böylesi bile) haramdır».
Hz. Ali (r.a.) de şöyle der: «Satranç acemlerin kumarıdır.» Hz. Ali (r.a.) satranç oynayan bir takım kimselerin yanına uğrar ve onlara şöyle der: «Sizin kendinizi verdiğiniz bu heykeller nedir? Birinizin kor alıp da sönünceye kadar elinde tutması satranç taşlarına dokunmasından daha hayırlıdır. Vallahi siz, böyle oyunlar için değil başka vazifeler görmek için yaratıldınız.»
(İmam Zehebî, İslâm Şeriatinde Büyük Günahlar, s.81-82)