İslâm Dîni’ne uymayan itikâtler beslemeye, Cenâb-ı Allâh’a inanmamaya, O (c.c.)’ya ortak koşmaya, yakışmayacak sıfatları var demeye, O (c.c.)’un varlığını, birliğini, emirlerini ve yasaklarını inkâr etmeye, dinsizliğe, îmânsızlığa, zındıklığa, şüphe, cehâlet ve inkâr gibi sebeplerle îmân edilmesi gereken şeylere îmân etmemeye ve dinden çıkmaya vâsıta olan sözler söylemeye küfür denir.
Dinimiz İslâm’a  göre saygıdeğer olan, yine dinimizce mübârek, mukaddes ve değerli bulunan şeyler hakkında uygunsuz sözleri  söylemek insanı dinden çıkarır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’i çok iyi tanımak ve O (s.a.v.)’e tâbi olmak lâzımdır. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in yaptığı şeyler (sünnetler), faydalı gördüğü şeyler vardır. Bunları beğenmeyenler, hor görenler ve eleştirenler kâfir olurlar. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e tâbi olmanın faydaları maddeten ve mânen sınırsızdır. Efendimiz (s.a.v.)’i her hâli ile inanarak örnek alan kişi, dünya ve âhiret sâadetinin kucağına düşer. Kendi hakkında pek çok nimetlerin, feyiz ve bereketlerin geldiğini görür.
Müslüman (istemeden) küfür kelimesini söylese ona üç şey lâzım olur: Tâzir (Şer’i şerîf’in tayin ettiği cezâ), Tecdid-i Îmân (îmânı yenilemek, tazelemek) ve Tecdid-i nikâh (Nikâhı yenilemek). Küfür söyleyerek her şeyini kaybeden kişinin, bundan sonra akıllıca yapacağı ilk iş pişman olmak ve tövbe etmektir. Daha doğrusu tekrar İslâm dinine vakit geçirmeden dönmekdir. Küfür sözü sarf ederek dinden çıkan kişi tövbe etmeden yani mü’mîn olmadan ölürse îmânsız (kâfir) gitmiş olacağından ebedî Cehennem’de kalır, orada en ağır cezâlarla başbaşa kalmakla kâfir olmanın karşılığını böylece görmüş bulunur.
Îmân Yenileme Duası: “Allâhümme innî  ürîdü enüceddidül  imane ven-nikâhe tecdîden bi gavli lâ ilâhe illallâh Muhammedür-resûlullâh.”
(Hüseyin Âşık, Elfâz-ı Küfür, 15-20.s.)