İmam Gazâlî (r.a.), İhyâü Ulûmiddîn isimli eserinde diyor ki, “Sağ, sol, ön ve arkadan yani dört taraftan 40 eve kadar olanlar komşu sayılır. Komşuluk hakkı sadece ona eziyet ve sıkıntı vermemek değil, aynı zamanda ondan gelecek olan sıkıntılara da katlanmaktır.”
Komşunun durumunu kollamalı ve o aç iken tok yatmamalıdır. Eskiden beri, fakir komşunun kıyamette zengin komşudan şikâyette bulunacağı ve, “Ya rabbi! Buna niçin bana bir şey vermediğini, komşuluk hakkını yerine getirmediğini ve kapısını yüzüme kapattığını sor” diyeceği söylenir.
Turfanda meyve alınca komşusuna da vermeli, veremeyecek kadar az almışsa göstermemelidir.
Yolculuğa çıkan komşu kendisi istemese bile, onun çoluk çocuğuna göz kulak olunmalı, hanımı rahatsız olmaması için bakışına dikkat etmelidir.
Peygamberimiz (s.a.v.) komşu hakkındaki bazı hadis-i şerifleri şöyledir :“Ev satın almadan önce komşu, yola çıkmadan önce de (iyi) yol arkadaşı arayın.”
“Komşuya hürmet anaya hürmet gibidir.”
“Cebrail (Aleyhisselam) bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, komşunun komşuya miras olacağını sandım.”
“Zarar ve kötülüğünden komşusunun emin olmadığı kimse, Allâhü Te’âlâ’ya hakkıyla iman etmiş olamaz.”
“Komşu üç çeşittir: Birincisinin bir, ikincisinin iki, üçüncüsünün üç hakkı vardır. Bir hakkı olan, zimmî (müslümanların himayesinde olarak yaşayan gayr-i müslim) komşudur. İki hakkı olan, Müslüman komşudur.Üç hakkı olan, miras hakkı olacak kadar yakın olan akraba komşudur. Üç hak şunlardır:
1. Komşuluk hakkı, 2. Hem komşuluk hem Müslüman hakkı, 3. Hem komşuluk, hem Müslüman hem akrabalık hakkı.”
(Muhammed Alâüddîn b. İbni Âbidîn, El-Hediyyetü’l Alâiyye, s.733-734)