Resûlullah (s.a.v.), Kur’ân- ı Kerîm’in bulunduğu yerde, hadîslere karşı olumsuz düşünenler olabileceğini, bunun ise doğru olmadığını şu hadîsleriyle ifâde ederler:
“Yakında koltuğuna kurulmuş olduğu halde, kendisine benim hadîsim rivayet edildiğinde; “Bize Allâh (c.c.)’un kitabı yeter, O’nda bulduğumuz helâlleri helâl, haramları da haram sayarız” diyen adamlar çıkacaktır. Şunu iyi bilin ki, Allâh Resûlü’nün haram kıldıkları, bizzat Allâh (c.c.)’un haram kıldıkları gibidir” (Tirmizî, İbn Mâce) Hadîsin başka bir rivayetinde; “Sizi böyle bir durumda görmeyeyim” ifâdesi yer almaktadır.
Birçok âyet ve hadîsin açık olarak belirttiği ve tarih boyunca da müslümanların çoğunluğunun ittifak ettiği üzere Kur’ân ve Hadîs, İslâm dininin iki temel kaynağıdır. Hiçbir müslümanın bu iki temel kaynağın herhangi birinden sarf ı nazar etmesi asla düşünülemez. Bilindiği üzere Kur’ân- ı Kerîm, Hz. Ebû Bekir (r.a.) döneminde cem’ edilmiş, eksiksiz olarak tek bir kitapta toplanmış, sonra Hz. Osman (r.a.) döneminde bütün müslümanların yararlanması için çoğaltılarak İslâm dünyasına dağıtılmıştı.
Buna mukabil hadîslerin bir araya getirilmesi o dönemde mümkün olmamış, bu hususta bazı düşünceler görülmüşse de bunlar kuvveden fiile çıkamamıştır. Ancak bununla birlikte sahabe döneminde ferdî planda dahi olsa hadîsler kaleme alınmış, hicrî ikinci asrın başında devletin de desteğiyle, hadîsleri yazma faaliyeti büyük merhale katetmiş, nihayet yine ikinci asırda başlayan te’lîf faaliyeti, üçüncü asırda verilen bu sahanın en mükemmel eserleriyle zirveye ulaşmıştır. Te’lîf edilen çeşitli hadîs kitapları arasında, ihtiva ettiği hadîslerin sıhhati açısından en güvenilir bulunan ve bütün tarih boyunca en çok şöhrete ulaşan, Kütüb -ü Sitte diye bilinen altı kitaptır. Bu altı kitabın ilk beşinde  Buharî, Müslim, Ebû Davud, Tirmzî, Nesaî- ittifak edilmekle birlikte, altıncı kitap konusunda tam bir ittifak yoktur. Altıncı kitap konusunda; Muvatta, İbn Mâce, Dârimî ve Ahmed b. Hanbel’in Müsned’i şeklinde farklı görüşler vardır.
(İbnu’l-Esîr El-Cezerî, Camiu’l-usul)