Kölelik ve câriyelik kavramlarının, toplumumuzda ayrı kavramlar olarak algılandığını ve özellikle câriye kelimesinin çok yanlış ma‘nâlarda kullanıldığını esefle müşâhede ediyoruz.
Köle tâbiri ile câriye tâbiri arasında hukukî muhteva itibariyle hiçbir ma‘na farkı yoktur. Her ikisi de rıkkıyet yani kölelik ma‘nâsını ifâde etmek üzere kullanılmıştır. Sadece köleliğe ma‘ruz erkekler için kul veyâ köle tâbiri kullanılırken, köleliğe maruz kadınlar hakkında da câriye veyâ eme tâbiri kullanılmaktadır.
Toplumda, câriye denilince, sâhibinin ve efendisinin istediği zamân cinsi duygularını tatmin için bir zevk âleti olarak kullandığı kadınlar şeklindedir ki, bu ma‘nâ İslâm Hukûku açısından doğru değildir. Câriye denilen kadın köleler ile efendilerinin, İslâm Hukûkunun aradığı şartlara uymak kuralıyla karı-koca münâsebetine girmeleri ve meşrû dâirede bunu bir evlilik müessesesi gibi yürütmeleri mümkündür. Ancak her câriye, efendisi ile karı-koca münâsebetine giriyor demek değildir. Kur’ân-ı kerîm bahsettiğimiz ayırımı açıkça ifâde etmektedir: “Aranızdaki bekârları, erkek kölelerinizden ve câriyelerinizden (Kur’ân, burada kadın köleler için imâ kelimesini kullanmıştır) durumu müsait olanları evlendiriniz. Eğer bunlar fakir iseler, Allâh kendi lûtfu ile onları zenginleştirir.”
Şimdi sormak gerekmiyor mu? Eğer her câriye, efendisinin cinsî münâsebetleri için kullandığı bir zevk âleti ise, bir efendi, Kur’ân’ın bu emri gereği başkasıyla (Bu, hür veyâ köle bir erkek olabilir) evlendirdiği câriyesi ile yine karı-koca münâsebetini sürdürecek midir? Hâşâ.. Böyle bir hüküm İslâmî değildir. Peki nasıl olacak? Efendi, câriyesini evlendirecek.
Câriyesi, başkasının karısı olacak. Ancak tıpkı bugün özellikle evlerde çalışan hizmetli kadınlar gibi, fakat kölelik statüsünde olarak efendisinin evine gelip hizmetlerini görmeye devâm edecek. Efendisinin kölesi ve kocasının da karısı olacak. Demek ki, câriye demek, kölenin kadını demektir; efendisiyle istediği gibi karı-koca hayatı yaşayan ortalık kadını demek değildir.
İslâm hukûkunda, câriye ile karı-koca hayatı yaşama hakkına istifraş hakkı veyâ teserrî denmektedir. Şer‘î şartlar ve hükümler çerçevesinde, bu statüde olan câriyeler de vardır. Ancak bunlar, evli kadınlardan çok az hükümlerle ayrılmaktadır.
(Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Bilinmeyen Osmanlı, 312-313.s.)