Kıyamet Gününün Dehşeti Hakkında

Kıyamet Gününün Dehşeti Hakkında başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.


Abdullah ibn Mes’ûd (r.a.) şöyle derdi: “Kıyâmet gününde halk onların kaplar içinde sıkıştıkları gibi sıkışırlar. O günde saîd olan kimse, ayağını orada koyabilecek boş bir yer bulabilen kimsedir. Sonra mahşer ahalisi mizan başına davet edilince korkularından akılları başlarından gidecek gibi olur. Her kimin tartıları ağır gelirse bir münadi; “Haberiniz olsun filân oğlu filânın tartıları (sevâbı) ağır geldi ve o öyle bir saadete erdi ki bundan sonra hiçbir zaman şaki ve bedbaht olmayacaktır.” diye nida eder. Her kimin de tartılardaki sevâbı hafif olursa yine bir münadi; “Ey mahşer ahalisi iyi dinleyin, filan oğlu filan öyle bir şakî, öyle bir bedbaht oldu ki, bundan sonra ebedî olarak bir daha mesûd olmayacaktır, yani sevâbı ağır gelen kimsenin saadeti gibi mesûd olmayacaktır.” diye nida eder. Kâfirlere gelince, (kıyâmet gününde) onların amelleri hiçbir suretle mizana, tartıya tutulmazlar (Çünkü küfürlerinden dolayı bütün âhiret amelleri yok olmuştur).


Allâh Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kıyâmet gününde insanların teri muhakkak toprağın içinde yetmiş kulaç derinliğe inecektir. Ve insanların ağızlarına kadar (başka rivayetteki hadiste olduğu gibi) ağızlarına gem olmak için yükselecektir.” (Müslim)
Ebü’l-Ferec bin Cevzî (r.a) şöyle zikretmiştir: “Cebrail (a.s.), Resûlullâh (s.a.v.)’i kıyâmet gününden o derece korkuttu ki nihâyet Allâh’ın Resûlü (s.a.v.)’i ağlattı ve:
“Yâ Cebrail, Allâhü Te’âlâ benim geçmiş ve gelecek bütün günahlarımı mağfiret buyurmadı mı?” diye sordu. Bunun üzerine Cebrail (a.s.): “Vallahi sen o günde sana mağfireti unutturacak korkulara muhakkak şahit olacaksın” dedi.
O günde bize lütf ile muamele buyurmasını Yüce Allâh’ın fazlından isteriz. Amin…


(İmam Şarani, Ölüm, Kıyamet, Ahiret ve Ahirzaman Âlametleri, 158-160.s.)