Sallâllahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in bizlere vasiyetlerinden birinde de, kıyamet gününün dehşetinden korunmak için, salih amellerle hazırlıklı olmamız, İlâhî buyrukları eksiksiz yerine getirerek, yasaklananlardan tamamiyle uzaklaşmamız, bunları yaparken yalnızca Allah (c.c.)’ya güvenmemiz, isteyerek veya istemeyerek işlediğimiz günahlara tevbe ve istiğfarda bulunmamız buyurulmaktadır.
Herhangi bir kimse kendisini yorarak olanca güç ve tâkatıyla Allah (c.c.)’ya itaate çalışmışsa o kimse kıyamet gününde az ter dökecektir, insanlar kıyamet gününde dökecekleri terler içinde yüzeceklerdir. Fazla terleyenler, dünyadayken kendisini yormayıp (Allah (c.c.)’nun kendisini zengin ettiği hususlarda) cimri olanlardır. Bunlar dünyada bulundukları sırada az ter döken kimselerdir.
Fakir ve miskinleri doyurup içirenlere Hak Teâlâ kıyamet gününde açlık ve susuzluklarını az bir şekilde duyuracaktır. Keza, cehennem üzerinde kurulu olan sırat köprüsündeki yürüyüşleri de, insanın dünyada iken, temiz şeriatın hüküm ve doğrultusunda yürüyüp yürümediğine göre olacaktır. Dünyada ayağını şeriat yolundan kaydıranların ve tevbeleri Hak Taâlâ katında kabul edilmeyenlerin sırat köprüsünden geçerlerken ayakları kayacaktır. Bu kayma esnasında kimisi ateşe düşmeden çengellere takılır şefaatle kurtulur, kimisi de doğrudan ateşe düşer.
Özellikle zina edenler, içki içenler, namazlarını bırakanlar, bilerek açların karınlarını doyurmayanlar, Allah (c.c.)’nun yasaklarına karşı çıkanlar, bu ve buna benzer amellerde bulunanlar, mü’min kullarının şerefini lekeleyip ırzına geçenler bu ateş denizine dalacaklardır.
Sırat köprüsünden geçenlerin bu köprü üzerindeki durumları, hızlı veya yavaş mı geçecekleri, düşüp kalkmaları, bütün hareketleri dünya hayatında Allah (c.c.)’ya gösterdikleri tâatları ölçüsünde olacaktır. Dünya hayatında şer’î ilimlerden öğrendikleri ölçüde ve tam bir olgunluk ve doğrulukta bulunanlar Allah (c.c.)’nun havuzundan su içecekler, susuzluklarını böylece gidereceklerdir. Ey kardeşim, artık kendi durumunu Kıyamet gününün dehşet ve önemine göre teraziye vurarak ölçmeye bak. (İmâm Şârâni, Büyük Ahidler, s.719)