İmran b. Husayn anlatıyor: Peygamber (s.a.v.) bir yolculukta iken şu âyet inmişti: “Ey insanlar! Rabbinize âsi olmaktan sakının; doğrusu Kıyâmet kopacağı sırada meydana gelen zelzele dehşet vericidir. O gün emzikli kadınlar emzirdiğini unutur. Hâmile kadınlar çocuklarını düşürür, insanları sarhoş bir vaziyette görürsün. Oysa sarhoş değildirler. Fakat Allâh’ın azâbı daha da şiddetlidir.”
Daha sonra Peygamber (s.a.v.):
“- O hangi gündür biliyor musunuz?” diye sordu. Biz:
“- Allâh ve Resûlü daha iyi bilir.” dedik. Hz. Peygamber (s.a.v.):
“- O gün Allâh’ın Adem’e şöyle dediği gündür: Cehennemlikleri diriltiyorum. Adem, ey Rabbim, cehennemlikleri diriltmek ne demek? der. Allâh dokuz yüz doksan dokuz kişi cehenneme gidecek birisi cennete gidecektir, buyurur.” dedi. Bu sözler üzerine müslümânlar ağlamaya başladılar. Resûlullâh (s.a.v.):
“- Doğruluktan ayrılmayın, dürüst olun. Çünkü her peygamberden önce bir cahiliyet devri yaşanmıştır.” buyurdu. Sonra da:
“- Cahiliyet devri insanlarının çoğu cehennemlikleri meydana getirir. Eğer bunlar kâfi gelmezse münâfıklarla tamamlanır. Sizler diğer milletlere nazaran devede kulak bile değilsiniz. (Bir hayvanın bacağındaki veya bir devenin böğründeki küçük bir ben kadarsınız.)
Ben cennetliklerin dörtte birini sizin teşkil etmenizi temennî ederim.” buyurunca, orada bulunanlar tekbîr getirdiler. Peygamber (s.a.v.) bu defâ: “-Cennet halkının üçte birini sizin teşkil etmenizi temennî ederim.” buyurdu. Etrafındakiler yine tekbîr getirdiler. Peygamber (s.a.v.) daha sonra:
“- Sizin cennet ehlinin yarısını teşkil etmenizi temennî ederim.” buyurdu. Etrafındakiler yine tekbîr getirdiler. Fakat ben Peygamber (s.a.v.)’in “Üçte ikisini teşkîl etmenizi temennî ederim.” deyip demediğini bilmiyorum.
(M. Yûsuf Kandehlevî (rh.a.),
Hadîslerle Müslümânlık, 4.c, 1384.s.)