Peygamberimiz (s.a.v.)’in haber verdiği kıyamet alametlerinin hepsi haktır. Onlarda meydana gelmeme ihtimali yoktur. Bunlar:
Âdetin hılafına, batıdan güneşin doğması.
Mehdi-Âli Resûl’ün zuhuru.
Ruhullah İsa (Aleyhisselam)’nın gökten inmesi.
Deccal’ın çıkması.
Ye’cüc ve Me’cücün çıkması.
Dâbbetül arzın çıkması.
Sonra bir dumanın ortalığı kaplayıp, onları elim bir azabla azablandırması.
Sıkıntıdan insanlar şöyle der: “Ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır, biz mü’minleriz.”
Son alamet, Aden tarafından çıkan bir ateştir. (Bu ateş insanları mahşere sürecektir)
Cahillikten dolayı bir cemaat, Hindistan ehlinden mehdilik iddia eden birisinin Mehdi olduğunu zannetti. Onlara göre Mehdi geçti ve öldü, kabrinin “Kurre” denilen bir yerde olduğunu söylediler. Hâlbuki şöhret ve tevatürü manevi derecesine ulaşan sahih hadisi şerifler bu taifeyi yalanlıyor. Zira Efendimiz, Mehdi için alametler beyan etti. Bu alametler o iddia edilen şahısta yoktur.
Hadisi Nebevi’de şöyle geldi: “Mehdi çıkacak ve başının üzerinde bir parça bulut olacak, içinde bir melek şöyle nida edecek “şu şahıs Mehdi’dir, ona tabi olun.”
Yine Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki, “Yeryüzünün tamamının maliki dört tanedir. Zülkarneyn ve Süleyman mü’minlerdendir. Nemrud ve Buhtu’n-nasır kâfirlerdendir. Yeryüzüne ehli beytim den olan beşinci bir şahıs malik olacaktır.” (Bu Mehdi’dir.)
Efendimiz (s.a.v.) buyurdu: “Benim ehli beytimden bir adamı Allâh göndermedikçe dünya yok olmaz, onun ismi ismime uyar, babasının ismi babamın ismine uyar, zulum ve haksızlıkla dolduğu gibi yeryüzünü doğruluk ve adaletle doldurur.”
(İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Şerife)