Nisa sûresinde geçen şu âyette, Cenabı Allâh (c.c.) bize ne güzel bildirmektedir:
“Kim Allâh’a ve Peygamber’e itaat ederse, işte onlar Allâh’ın nimetine eriştirdiği, peygamberlerle, dosdoğru olanlar, şehidler ve iyilerle beraberdirler. Onlar ne iyi arkadaşlardır”. (Nisa s.65)
Bu âyet, Sevbân (r.a) hakkında nazil oldu.
O Resûlullâh (s.a.v) ‘in azadlısıdır. Peygamber (s.a.v) ‘i aşırı bir muhabbetle severdi. Sabrı azdı. Hatta rengi değişir, vücudu zayıflar, hüznü (üzüntüsü); yüzünden (çehresinden) bilinirdi. Böyle bir durumda Efendimiz (s.a.v) ona dedi ki:
Senin rengini değiştiren nedir? Cevaben dedi ki:
– “Bende ne bir hastalık, ne de bir ağrı vardır. Ancak ben, seni görmediğim zaman, şiddetli bîr vahşete düşüyor, yalnızlaşıyorum. Bu durum, sana kavuşuncaya kadar sürüyor. Sonra ben âhireti hatırladığım zaman, senin mertebenin yüceliğinden dolayı seni göremeyeceğimden veya cennete giremeyeceğimden korkuyorum.” Bu olay Hazin’den nakledilmiştir. Ve yine bir gün Ensâr’dan bir adam ağladı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) dedi ki:
Seni ağlatan nedir? O da dedi ki:
– Allâh’a yemin ederim ki, elbette sen bana, benim nefsimden, ehlimden, malımdan ve çocuklarımdan daha sevimlisin! Ben ailemin yanında olduğum halde seni hatırlarım. Böylece seni görünceye kadar bana mecnunluk (delilik) gibi bir şey gelir. Ben ölümümü hatırlarım ve sen nebilerle beraber yükselirsin ve ben cennete girsem bile ednâ (aşağı) mertebede olurum.
Buna karşı: Resûlullâh (s.a.v) bir şey îrâd buyurmadı bir şey söylemedi. Bunu müteakib; Allâhu Te’âlâ işte bu âyeti inzal buyurdu. “İşte onlar; kendilerine Allâh’ın nimetine eriştirdiği peygamberler ve sıddıklarla beraberdirler…” (Nisa s.69)
(Muhammed Hadimi, Berika, 3. bölüm)