Tefsîr yapacak âlimin aşağıda zikredilen on beş ilmi gâyet mükemmel şekilde bilmesi lâzım gelir.
Bu ilimleri kemâliyle (tam ve en olgun şekilde) bilmeyen kimselerin Kur’ân’ tefsîr etmeye çalışması, şer’an câiz değildir. (Şerîat’ın buna izni yoktur.)

  1. Lûgat (Arap dili) 2. Tasrif (Sarf ilmi)
  2. Nahv ilmi 4. İştikak
  3. Me’ânî ilmi 6. Beyân ilmi
  4. Bedi’ ilmi 8. Kıraat ilmi
  5. Usûl-i dîn ilmi 10. Usûl-i fıkıh ilmi
  6. Esbâb-ı nüzûl 12. Nâsih ve mensûh
  7. Fıkıh ilmi 14. Hadis ilmi ki mücmel ve

mübhemin tefsîri ancak bununla yapılır. Müfessirin sahip olması gereken 15’inci ilim, ilmü’l-mevhibedir. Bu öyle bir ilimdir ki, onu Cenâb-ı Hakk Hazretleri, ilmiyle amel eden bahtiyar kuluna ihsân eder.
(Sırrı Paşa’nın saydığı bu 14 ilim kesbîdir, yâni çalışıp öğrenmekle elde edilebilir. 15’inci ilim ise vehbîdir, yâni Allâh (c.c.) vergisidir. O, verirse verir; vermezse, çalışmakla öğrenilip elde edilemez.)
İşte bu 15 ilim, müfessirin (tefsîr âliminin) mutlaka, kesin sûrette ve hiç şüphesiz ve eksiksiz mükemmel bir şekilde sâhip olması zorunlu bulunan ilimlerdir.
Ama bunlardan başka, Kur’ân-ı Kerîm’i tefsîr edebilmek için müfessirin diğer ilimlerde (ve çağının gerektirdiği genel kültür bilgilerinde) derinleşmiş olması da şarttır.
Yakın dönemde kaleme alınan tefsirlerin sahipleri için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Bir kısmı Arap edebiyatına vakıf olmasına rağmen, önemli bir bölümü hadîs ilminde mübtedi derecesindedir. Yakın dönem tefsir telakkilerinin kelime tahlillerinden uzak durmaları ve âyetleri derinlemesine tahlile yaklaşmamaları, sahip oldukları yüzeysel mâlumatın doğal bir yansımasıdır.
(Misvak Neşriyat, Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, s.134)