Bütün peygamberler güzel ahlâka sâhib olup o güzel ahlâkı insanlara öğretmekle görevlendirilmişlerdir. Bizim Peygamberi­miz Hz. Muhammed (s.a.v.) ise, en güzel ve en yüksek ahlâka sâhib olup “Ben en güzel ve yüksek ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” buyurmuştur. Yüce Allâh da Kur’ân-ı Kerîm’de: “Şüphesiz ki sen büyük bir ahlâk üzeresin.” buyuruyor. Bir başka âyette: “Resûlullâh (s.a.v.)’de sizin için güzel bir ör­nek vardır.” buyurulmakla mü’minlerin O (s.a.v.)’e uyması ge­rektiğine işâret edilmiştir.
İslâm dîni de Resûlullâh (s.a.v.) ile tamamlanmış ve kemâle ermiştir. Bir âyeti kerîmede: “Bugün, size dîninizi kemâle erdirdim, üzerinize olan ni‘metimi tamamladım, dîn olarak sizin için sadece İslâmiyeti beğendim (İslâmiyetten râzı ol­dum).” (Mâide s. 3) buyurulmuştur.
Resûlullâh (s.a.v.)’in Yüce Allah’dan getirdiği Kur’ân ezelî bir candır, ölmüş gönülleri dirilten bir hayât kaynağıdır.
Yüce Allâh Hz. Muhammed (s.a.v.)’i sâdece Araplara değil, bütün insanlara ve hattâ cinlere peygamber olarak göndermiştir. Bunun delilleri Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadîs-i şerîflerde pek çok­tur. Bir âyet-i kerîmede Yüce Allâh şöyle buyuruyor: “Ey Habîbim! Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (En­biyâ s. 107)
O Peygamber (s.a.v.)’e inanan selâmeti bulmuştur. İnanma­yan yolunu şaşırmış ve perîşân olmuştur. Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in getirdiği Kur’ân gönüllerdeki ma‘nevî dertlere, sapıklı­ğa, şaşkınlığa, inançsızlığın sebeb olduğu rûhî bozukluklara şifâ ve rahmettir. Bir âyet-i kerîmede: “Ey insanlar, size Rabbiniz-den bir öğüt, gönüllerde olan (derd)lere bir şifâ; mü’minler için bir hidâyet ve rahmet gelmiştir.” buyurulur. (Yûnus s. 57)
Her kim o Peygamber (s.a.v.)’e inanır ve itaat ederse, Allah’a inanmış ve itaat etmiş olur. O (s.a.v), Allah’ın elçisidir. Elçiyi ka­bûl eden, göndereni kabûl etmiş olur. Bir âyet-i kerîmede de şöyle buyurulur: “Resûlullâh (s.a.v.)’e itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse bilsin ki, Biz seni onlara bekçi olarak göndermedik.” (Nisâ s. 80)
(Muhammed Oğlu Muhammed Efendi, Peygamberler Tarihi, 89.s.)