Kul, mezara konulduğunda Allâh (c.c.)’den başka korktuğu bütün varlıklara yeni bir vücut verilip/temessül ettirilip gösterilir; (bu varlıklar, bir ceza olarak) kıyamete kadar kabrinde onu korkuturlar.
Fudayl b. lyaz (r.h.) demiştir ki: “Kim Allâh’tan korkarsa, her şey ondan korkar.” Denilmiştir ki: “Yaratılanlardan duyulan korku, Yaratıcıdan korkunun eksikliğinin cezasıdır. Bu da Allâhü Te’âlâ’yı layıkıyla bilmemekten kaynaklanır.”
Sözlerin en güzelini buyuran Allâhü Teâla bu anlamdaki bir ayeti kerime de şöyle buyurmuştur: “Onların kalplerinde sizin korkunuz, Allâh’a ait korkudan daha fazladır; çünkü onlar gerçeği anlamayan bir topluluktur.” (Haşr s.13)
Kul, Allâhü Teâla’dan hakkıyla korktuğu zaman, bu korku onun kalbindeki yaratılmışlara ait bütün korkuları giderir ve korkuyu onların kalplerine çevirir. Bundan sonra yaratılanlar, o kuldan korkmaya başlarlar.
Aynı şekilde kulun müşahedesi tam olarak gerçekleştiği, Cenab-ı Hakk’a şahitliğin hakkının tam olarak yerine getirdiği zaman, bütün varlıkları ayakta ve hayatta tutan Yüce Mevla (c.c.)’ün kudretini görmesi sebebiyle bütün kâinat gözünde yok olur; Allâh (c.c.)’den başka bir varlık görmez. Her şeyi ayakta tutan Allâhü Teâla da, kulun kalbi tamamen mülkün sahibini müşahede etmesinden dolayı, kendisine bu mülkten ayırdığı nasibini verir.
Süneyd b. Davud, Yahya b. Ebi Kesir’den şunu nakletmiştir: Tevratta şunlar yazılıdır: “Kendisi gibi bir varlığa güvenenler lanetlenmiştir.” Süneyd şunu söylemiştir: “İnsanın ‘Falan kimse olmasaydı helak olmuştum. Şu olmasaydı bu iş olmazdı.’ gibi sözleri, Allâh (c.c.)’ü unutup bir varlığa güvenmesidir.”Bir hadiste Allâh Resulü (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Eğer/keşke kelimesinden sakının; çünkü o, şeytanın ameline kapı açar.” (Müslim, Kader, 34; İbni Mace, Mukaddime, 10)
(Ebû Tâlib El-Mekkî, Kalplerin Azığı, c.3, s.21-23)