Peygamberimiz (s.a.v.) süt ile balığı, ekşiyi, yumurtayı ve eti asla birlikte yemezdi. Tabiatımıza uymayan veya birbirine uygun olmayıp, hazmı için ayrı enzimler gerektiren yemekler karıştığında hazmolamadan çürür. Mesela, karbonhidratlar ile proteinler, süt ürünleri ile balık, karışık et birbirlerine zıttır. Çünkü bunların parçalanabilmesi için ihtiyaç duyulan enzimler birbirine zıttır. Enzimler birbirini yok ettiği için yenen yemek hazmolmadan çürümeye başlar. Bağırsak ağırlaşır, hareketi daha da yavaşlar bağırsakların duvarları kanalizasyon boruları misali zehirli, yağlı atıklarla kaplanır. Bu noktadan sonra vücud direncini kaybeder, halsizleşir, bağırsaklarda devamlı gaz oluşur, uyku ve tembellik artar. Çürümüş veya mayalanmış yemek artıkları bağırsağı zehirleyerek kana karışır. Bu atıklar kandan bütün organlara ve hücrelere yayılarak onları da zehirler, hastalıklara yol açar. Damarları tıkayıp, organ ve eklemlerde toplanır. Bu tıkanmış damarlarda akan koyu, ağır kan organları beslemekte yetersiz kalır. (Dr.Aidin Sâlih, Gerçek Tıp; Yitik Şifanın İzinde, s.16) YEMEK DUÂSI El-hamdü li’llâh el-hamdü li’llâh ellezî et‘amenâ ve sekânâ ve ce‘alenâ mine’l-müslimîne. Allâhümma’ğfir ve’rhâm va’hfez sâhibe’t-ta‘âmi ve’l-âkilîn ve li-men sa‘â fîhi ve li-cemî‘i’l-mü’minîne ve’l-mü’minât, ve’l-müslimîne ve’l-müslimât el-ahyâu minhüm ve’l-emvât birahmetike yâ erhame’r-rahimîne. Allâhümme nevvîr kulûbenâ bi-envâri muhabbetike ve zikrike yâ zê’l-celâli ve’l-ikrâmi. Allâhümme ahyinâ hayaten tayyibeten bi’s-sıhhati ve’sselâmeti ve’l-‘afve ve’l-‘âfiyete fî’d-dîni ve’d-dünyâ ve’lâhireti. İnneke ‘alâ külli şey’in kâdîrin. Allâhümme innâ nes’elüke tamâmen ni‘meti ve devâme’l‘âfiyeti ve’rzüknâ hüsne’l-hâtimeti. Allâhümme zid ve lâtenkus bi-hurmeti’n-nebîyyî sallâ’llâhu ‘aleyhi ve sellem ve bi-hurmeti sirri sûreti’l-fâtiha.
(Fakîh Ebû’l-Leys es-Semerkandî, Bostânu’l-‘ Arifîn, s.838)