Mü’minlik, bir insan için en şerefli ve en kıymetli bir sıfattır. Bu durumda bir mü’min “Ben, mü’minim” deyince sanki kendisini büyük bir övgüyle methetmiş olur.
Allâh ta‘âlâ Enfâl sûresi, 1-4. âyette bir kimsenin şu beş sıfata sâhib olduğunda kâmil mü’min olacağını haber vermiştir ki bunlar:
1) Allâh’tan korkmak (ittikâ etmek), 2) Allâh’ın (katında tek dîn olan İslâm) dîninde samîmî ve ihlâslı olmak, 3) Allâh’a dayanıp tevekkül etmek, 4) Allâh rızâsı için namâz kılmak, 5) Allâh rızâsı için zekât vermek.
Allâh ta‘âlâ, Enfâl s. 1. âyetin başında “hasr” ma‘nâsında bir kelime, “İnneme’l mü’minûne” ya’nî “Mü’minler ancak onlardır ki” kullanmıştır. Yine 4’üncü âyetin sonunda “hasr” ma‘nâsında “İşte onlar, gerçek mü’minlerin ta kendileridir.” ifâdesini kullanmıştır. Ameli de îmândan sayan ulemâ “İnşaallâh ben mü’minim.” demesini câiz görmemişlerdir.
Rivâyete göre birisi, Hasanü’l-Basrî (r.a.)’e: “-Sen mü’min misin?” diye sormuş. Hazret (r.a.) cevâben buyurmuşlar ki: “-Îmân iki çeşittir. Eğer sen, benim, Allâh’a, meleklerine, kitâblarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere îmân ettiğimi soruyorsan ben mü’minim. Yoksa sen, “Mü’minler ancak onlardır ki Allâh anıldığı zaman yürekleri titrer.” âyetinde haber verilen bir mü’min olduğumu soruyorsan, Allâh’a yemîn ederim ki onlardan olduğumu tâm bilemiyorum.”
Kur’ân-ı kerîm “Mü’min olan herkesin cennetliklerden olduğunu” haber verir. Binâenaleyh bir kimsenin mü’min olduğunu söylemek o kimsenin cennetliklerden olduğunu kesin olarak söylemeği gerektirir.
(Fahrüddîn Er-Râzî (r.h.), Tefsîr-i Kebîr,

  1. , 250-251. s.)