Ramazân ayında, içinde Kadir Gecesi bulunmayan, “Bin aydan daha hayırlı bir gece” (Kadir s. 3) olan Kadir gecesi bulunmaktadır. Allâh Resûlü (s.a.v.) bu mübârek gecenin Ramazân ayının son on günün tek gecelerinde aranması gerektiğini bildirmişlerdir. O geceyi ihyâ eden bin ay, yani seksen üç sene dört ay ibâdet etmiş gibi oluyor. Cenâb-ı Hâkk o geceyi ihyâ edenin kusurlarını bağışlayacağını ve onu affedeceğini beyân ediyor.

Kulun Allâh (c.c.)’a en yakın olduğu zamanı secde hâlidir. Hâkk Teâlâ Hazretleri böyle mübârek gecelerde, secde halinde gözyaşı ile kendisine yapılan duâları reddetmeyecektir. Bu yüzden böyle mübârek gecelerde gözyaşı ile secdede Cenâb-ı Hâkk’a duâ etmeye gayret edilmelidir. Resûlullâh (s.a.v.): “Allâh (c.c.) indinde bütün duâlar makbûldür, yalnız aceleci olmamak şartıyla” buyurmuşlardır. Vaktini saatini Allâh (c.c.) bilir. Her türlü hayırlı istek ve dilekler için Allâh (c.c.)’a duâ edilmelidir. Kul böyle mübârek gecelerde başta kendi affı, mağfireti, cehennem ateşinden âzâdı olmak üzere; anasına babasına, mürşîdine ve silsile hâlinde tüm büyüklerine duâ etmelidir. Müslümanların birbirlerine de duâ etmeleri gerekmektedir. Hz. Ömer (r.a.) Mekke’nin fethinden sonra Resûlullâh (s.a.v.)’e gelmiş ve “Yâ Resûlallâh (s.a.v.), izin verirseniz umreye gitmek istiyorum.” diyerek izin istemiştir. Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.): “Selâmetle git kardeşim Ömer, bize de duâ et” diyerek izin vermiştir. Resûlullâh (s.a.v.)’in Allâh (c.c.)’dan başka kimseye ve kimsenin duâsına ihtiyacı olmadığı hâlde böyle söylemiştir. Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.) burada bizlere birbirimize duâ etmemiz gerektiğini öğretmektedir. Duâ müminin silahıdır. Allâh (c.c.) âyet-i kerimede: “Eğer duânız olmasa Allâh size niye değer versin..” (Furkan s. 77) buyuruyor.

(Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler-1, s.103-104)

Bir Yorum Bırak