Kadın erkek ilişkileri konusunda insanın mutluluğunu getiren tek sistem İslâm’dır. Çünkü onun hükümlerini, insanın ve âlemlerin Yüce Yaratıcısı olan Allâh (c.c.) koymuştur. Bu ilâhî ahkâmı Peygamber (s.a.v.) hadîsleriyle açıklamış; Peygamber (s.a.v.)’in vârisleri olan İslâm bilginleri de her devirde insanlığa teblîğ etmişlerdir. Yaratılanlar hakkında en doğru ve en güzel hükümler elbette onu yaratan Allâh (c.c.)’un koyduklarıdır.
Kadınların yabancı erkeklere yüzleri ve elleri dışında vücutlarının tamamı bakılması hususunda haram sayılmıştır. Baba, kayınpeder, kendi oğlu ve yeğenlerine karşı, kol, baş ve ayaklarını açması haram sayılmamıştır. Fakat karnını, sırtını (böğrünü, uyluklarını) göstermesi (yukarıda sayılan mahremlerine bile) câiz değildir. (İbn-i Âbidin)
Allâh (c.c.)’un emirlerine riayette, mü’minlerin anneleri, diğer kadınlardan daha dikkatli bulunurlardı. Tabiînden gözleri âmâ bulunan İshâk (r.a.), Hz. Âişe (r.anhâ)’nın ziyâretine gelir ve huzuruna kabul olunurdu. Hz. Âişe (r.anhâ) onu huzuruna kabul edeceği zaman başını örterdi. İshâk (r.a.) bir gelişinde Hz. Âişe (r.anhâ) validemize, “Ben âmâ olduğum halde benden de tesettür ediyorsunuz; hâlbuki, ben sizi göremiyorum” demişti. Hz. Âişe (r.anhâ): “Evet, gerçi sen beni göremiyorsun ama, ben seni görüyorum” demiştir.
Tesettür bayanları olduğu gibi erkekleri de ilgilendiren bir konudur. Erkeğin örtülmesi farz olan kısmı, göbekten diz kapağı altına kadar olan yerlerdir. Diz buna dâhildir.
Bir hadîs-i şerîfte Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Alî (r.a.)’e hitaben şöyle buyurmuşlardır:“Uyluğunu açma. Ne bir dirinin, ne de bir ölünün uyluğuna bakma.” (Ebû Dâvud)
İslâm Dîni yüzmeyi ve güreşi yasaklamamış, bilakis teşvik bile etmiştir. Ancak tesettürü ihmâl etmemeyi de şart koşmuştur.
(İslâm’da Kadın ve Aile, s.170-173)