Kadın mı Güçlendi Nefsi mi?
Kadın hareketi ile kadın kimliği erozyona uğradı. Bereketli bir toprağın yerinden kayıp kendine ait olmayan bir yere yığılıp kalması gibi kadınlar da erkeklere ait topraklara yığılıp kaldılar. Kadınlar ne erkek ne de kadın olabiliyorlar. İç çatışmalarının, huzursuzluklarının sebebini yine erkeklere bağlıyorlar ve erkek düşmanlığından besleniyorlar.
“Feminizm erkek düşmanlığı değildir” diyen feministlerin en çok kullandığı sloganlarına bakarsak ne yaptıkları çok net görülüyor Sloganları tamamen faşist, cinsiyetçi, düşmanlık ve nefret odaklı. Kadınlığın güzelliğinden habersiz, kadın doğmuş kadın olamamış kadınlar, nefret söylemiyle güya kadın hakları savunuyorlar.
Cinsi latifi “Cinsi sopa” yaptılar yine de yetmedi, iyice yok etmeye çalışıyorlar. Kadınların çoğu feminizmi sevdiler çünkü feminizm nefse hitap ediyor ve kadının egosunu besliyor. Hep haklı olan kadın, hep alacaklı olan kadın. Feminizm kadınların zaaflarından çok iyi besleniyor.
Feminizm kadını değil, kadının nefsini güçlendiriyor. Güçlenen nefis iktidar istiyor. Güçlenen nefis kapitalist sisteme hizmet ediyor. Halbuki Feminist olmak için Nisâ sûresi 34. âyet-i kerîmeyi de kabul etmemek gerekiyor. Zira bu âyet-i kerimede Allah (c.c) erkeklerin kadınlar üzerinde “Kavvam” olduğunu yani erkeklerin, kadınlar üzerinde koruyucu ve yönetici olduğu beyân ediliyor. Ve bunun iki sebebinden birini de Allâh (c.c.)’un insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılmasına bağlı olmasından kaynaklandığı bildiriliyor. Koruma ve yöneticilik vasıfları yönünden erkekler kadınlardan üstün yaratılmış.
Kadınlar uyanık olmalı, nefreti ve kötülüğü değil; sevgiyi, iyiliği, hayrı ve bereketi tercih etmelidir ki hem Yaratıcı’sına isyankar olmasın hem de yaratılış gerçekliğine aykırı yaşamasın.
(Sema Maraşlı, Güçlü Kadınlar Neden Mutlu Değil)