Müslümanlığın inanmaya ait temellerinden al­tıncısı kadere inanmaktır.
Allahü Teâlâ; bütün olacak şeylerin olmadan önce, ne zaman olacağını, nerede olacağını, nasıl olacağını en ince taraflarına varıncaya kadar ezel­de (Allah’tan başka hiçbir varlık yokken) bilip on­ları, olacaktan şekillere göre belli etmiş, ölçmüş, biçmiştir ki buna kader denir.
Bütün olacak şeylerin zamanı gelince -Allah (c.c.)’ın bildiği, belli ettiği, ölçüp biçtiği gibi- olma­sına da kaza denir.
Kader, Allah (c.c.)’ın biliciliği, kazada yaratıcılı­ğı ile ilgilidir.
Ezelden ebede, en önceden en sona kadar ola­cak olan hayır ve şer, iyi ve kötü, görünür, görün­mez… her şey Allahü Teâlâ’ya malûmdur. Hiçbir şey O (c.c.)’nun bilgisi dışında değildir. Hiçbir şey O (c.c.)’nun tayin ve takdirine aykırı olamaz.
İnsanlar hayır veya şer işlerden hangisini yap­mak isterlerse, Allah (c.c.) o işi yaratır. İşin hayır veya şer sonuçlan kula, yaratıcılıkda Allah (c.c.)’a aittir. Yaratan Allah (c.c.), kazanan, kendi isteğiyle seçip alanda insandır. Allah (c.c.), insanların kötü iş işlemelerinden hoşnut olmaz.
İslam İlmihali, M. Asım Köksal