İnsanın sâlih amellere teşvik edilince «Eğer kısmetimizde Cennet yazıldı ise Cennet’e, Cehennem yazıldı ise Cehenneme gideriz. Bunun için çalışmak ve yorulmak boşunadır.» veya günah işleyince “Ne yapalım, bizim kaderimizde böyle yazılmış.” demesi şeytanın insanı kandırma yollarından biridir.
Onlara şöyle demek gerekir: «O halde niçin dünyâ işlerinizde tedbirler alıyor ve çalışıyorsunuz? Bir yemek için o kadar gayret sarf ediyorsunuz ki; ekiyorsunuz, biçiyorsunuz, öğütüyorsunuz, eliyorsunuz, yoğuruyorsunuz, pişiriyorsunuz, lokma yapıp ağzınıza koyuyorsunuz, çiğniyor ve yutuyorsunuz. Siz hiçbir şey yapmayın. Eğer kısmetinizde varsa, kendi kendine meydana gelip karnmıza girecektir. Neden işe gidiyorsunuz? Neden tarlayı ekiyorsunuz? Evlad temenni edince niçin nikâh yapıyorsunuz?
Kardeşlerim, biraz insaflı olmak gerekir. Siz günah işlerken «Bu bizim kaderimizde var. O halde işleyelim.» düşüncesi ile mi işliyorsunuz? Öyle ise gelin yaptığınızla kaderi bir karşılaştıralım. Hayır, asla öyle değildir. Günah ânında bu (keder) konusu aklınızdan bile geçmez. Doğrusu, günahı işledikten sonra aklınıza gelir. Eğer insafla kalbinize bakarsanız, bu yorumun değersiz olduğunu anlarsınız. Madem ki kadere böyle güveniyorsunuz, o halde dünya işlerinizde de neden aynı şekilde ona itimad etmiyorsunuz? Bir kimse sizin can ve malınıza zarar verdiği zaman, sakm ona kızıp darılmayın. «Ne yapalım onun kaderinde yaramazlık yapacağı, zarar vereceği yazılmıştı.» diye anlayıverin. İş buraya gelince kaderi inkâr edenlerden, günah işlemeye gelince de kadere en fazla sahib çıkanlardan olmamak gerekir.
(Eşref Ali et-Tehânevi, Amellerin Karşılığı, s. 97,98)