Kazâ ve Kader’e dâir pek çok eser te’lif edilmiştir ki bunların en güzeli Beyhâkî (R.H.)’ın eseridir.
Kader’e dâir Hz. Abdullâh İbn-i Ömer (R.A.)’dan Yahyâ b. Yâmer’in rivâyet ettiği şu: “… Az sonra Mescid’e girmekte olan Abdullâh bin Ömer bin El-Hattâb (R.A.)’ya tesâdüf ettik. Ben ve arkadaşım, birimiz sağından, birimiz de solundan olmak üzere hemen (O’nun) etrafını çevirdik. Ben, arkadaşımın sözü bana havâle edeceğini anlayarak: “-Yâ Ebâ Abdurrahmân, bizim taraflarda birtakım insanlar türedi. Bunlar Kur’ân okuyor ve (kader) ilmi(ni) araştırıyorlar” dedim. (Râvî diyor ki): “Yahyâ, bu adamların hâllerini, kader diye bir şey tanımadıklarını; hâdisât, Allâh’ın hiçbir takdîr ve ma’lûmâtı olmaksızın yeni yeni husûle gelir.” İddiâsında bulunduklarını anlattı. Abdullâh İbn-i Ömer bin El-Hattâb (R.A.)’a şunları söylediler:
“-O hâlde sen onlarla görüştüğün zaman, kendilerine haber ver ki ben, onlardan berîyim; onlar da, benden berîdirler. Abdullâh bin Ömer’in kendisine yemîn ettiği Allâh’a and olsun ki onlardan birinin Uhud Dağı kadar altını olsa da onu infâk etse, kadere inanmadıkça Allâh, onun infâkını kabul eylemez.”
Hadîs-i Şerîf’teki bazı ifâdelerin îzâhı:
“(Kader) ilmi(ni) araştırıyorlar.” sözünün ma’nâsı “Mübhem ve muğlak bir şeyin dibini derinden derine araştırıp onu, kurcalayarak meydana çıkarmak.” şeklinde tefsîr edilmiştir.
“Allâh’ın ilmi ve kaderi olmaksızın yeni yeni meydana gelen.” sözüyle “Kaderiyye’nin bâtıl i’tikâdları ve Allâh’ın (hâşâ!) hâdiselerin mevcûdâtını vukû’undan sonra öğrenir inancının çok saçma olduğu” dile getirilmektedir.
“Ben, onlardan berîyim; onlar da, benden berîdirler…” sözünün ma’nâsı “Kaderîler’in küfrüne kâil olduğunun delîlidir.” Kâdî Iyâz (R.H.) kaderi bu şekilde inkâr edenler için “Hilâfsız kâfirdirler.” demiştir. Ulemâdan bazısı “İbn-i Ömer (R.A.), bu sözüyle dînden çıkaran tekfîri kasdetmemiş olabilir.” demişlerdir.
“Abdullâh bin Ömer’in kendisine yemîn ettiği Allâh’a and olsun ki…” sözüyle “Abdullâh İbn-i Ömer (R.A.), İsmullâh’a tazim için kinâye yoluyla yemîn etmiştir. Eğer “Vallâhî” diyerek yemîn etmiş olsaydı, bu, âdet olur ve böylece Hz. Abdullâh İbn-i Ömer (R.A.) de buna, kendisi sebebiyyet vermiş olurdu ki Hazret bundan sakınmıştır.”
(Ahmed Dâvûdoğlu (Rh.A),
Sahîh-i Müslim Terceme ve Şerhi, C. 1, S 106-112)