Allah Teâlâ buyurdu: “Sizden öyle bir cemaat bulunmalıdır ki (onlar herkesi) hayra çağırsınlar, iyiliği emretsinler, kötülükten vazgeçirmeye çalışsınlar. İşte onlar muradına erenlerin ta kendileridir.” (Ali îmrân: 104)
Bazı âlimlere göre emri bi’l-ma’rûf (iyiliği emretme) farz-ı kifâyedendir. Çünkü, emr-i bi’l-ma’rûf etmek ilimle olur. Câhil kendini bilmez. Halka nasıl doğru yolu gösterebilir?”.
Bazıları da şunları söylemişlerdir: “Emr-i bi’l-ma’rûf ve nehy ani’l-münker etmek bütün ümmet içindir”.
Resûl (s.a.v.) Hazretleri buyurdu: “Kim iyiliği tavsiye ve kötülükten men ederse, o kişi yeryüzünde Allah’ın, Allah’ın Resûlü’nün, Allah’ın kitabının halîfesidir.”
Bir cemaat iyiliği tavsiye ve kötülükten men etmeyi terketseler Kur’ân-ı Azîmü’ş-Şân’ı anlamak, onlara haram olur.
Ebû Bekir Sıddîk (r.a.) Hazretleri: “Ey Allah’ın Resûlü! Kâfirlerle gazâ (savaş) etmekten daha üstün gaza var mıdır?” diye sordu. Resûlullah (s.a.v.) Hazretleri buyurdu: “Evet, Hak Sübhânehu ve Teâlâ Hazretlerinin yeryüzünde gazileri vardır. Onlar şehitlerden üstündür”. Ben: “Ey Allah’ın Resûlü! Onlar kimlerdir?” diye sordum. Resûl (s.a.v.) Hazretleri: “İyiliği tavsiye ve kötülüğü men edenlerdir. Nefsim kudret elinde olan Allah Teâlâ hakkı için, cennette kızıl yakuttan, yeşil zebercedden şehitlerin odalarından daha büyük odalar vardır. Her odanın üçyüz kapısı vardır. Her bir kişiye üçyüz hûrî verirler. O huriler:
«Dünyada iyiliği tavsiye edip, kötülüğü menettiğiniz için bu armağanların verildiğini bilir misiniz?» derler. Geri kalan amellerden söz etmezler.”
(Ahmed Bican Yazıcıoğlu, Envar’ül Aşıkin, s.408)