Kötü alim(!)ler eşkiyadan, yol kesicilerden daha kötüdür. Çünkü yol kesici, insanın dünyasına kasd eder, ama bu bozuk hocalar, insanın îmânına kasd ederler. Onlar namaz ve oruçta bile gevşeklik gösterirler. Haram ve günâhları âdet edinirler. “Hakkın sırları bize zahir oldu, bizim sözlerimiz bizden değildir. Yaptığımız işleri biz yapmıyoruz” derler. Herbiri, “Cüneyd ve Bâyezîd-i Bistâmî (r.a.e.) benim, hatta İmâm-ı Âzam’daki akılsa bendeki de akıl” derler. Hakkı bâtıldan ayırmazlar. Helâl harama bakmazlar. Bu îtikad üzere ölürlerse, herbiri Cehennem köpeklerinden biri olur. Bu derviş kılıklı sapıklarla arkadaş olmaktan, sohbetlerinde bulunmaktan çok sakınınız. Bu alçaklardan kaçıp, yüksek âlimlerin ve sâlihlerin sohbetine koşunuz.
Bunlar, temiz îtikadlı, yüksek yaradılışlı sâliklerdir. Din âlimi bunlar, peygamberin vârisi yine bunlardır. Bunlardan herbiri, din yolunun önderi, yakîn meydânının yarışçılarıdır. Onlarla sohbet ve onların ilim meclisleri Cennet bahçelerinden bir bahçedir. O, güneş gibi âlim olup, âlem ondan nûrlanmaktadır. Otuz sene, kırk sene durmadan dinlenmeden ilimleri kazanmış, ders ve fetvâ mesnedine oturmuşlardır. Âlim cesur olmakla beraber, ilme uyduğu müddetçe dîninin aslına bir bozukluk gelmez. Ama bir mürşid-i kâmilin irşadı olmadan ilimsiz zâhid, zühd ederse, şeytanın maskarası olur. Yâhud değirmencinin merkebi olur. Bunun için âlimler: “İlimsiz zühd yapan, ömrünün sonunda ya aklını kaçırır, yâhud kâfir olur” demişlerdir. Ta’lîm-i Müteallim’de İmâm-ı Mu-hammed bin Hasan Şeybânî (r.âleyh) şöyle buyurur: “Şeytanın bir âlimi yoldan çıkarması, bin âbidi yoldan çıkarmasından daha zordur.”
(Muhammed Rebhami, Riyadünnasihin, s.242-243)