Şüphesiz İstanbul fethinin en büyük manevî mimarı, “İstanbul muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak, kumadan ne güzel kumadan ve onun askerleri ne güzel askerlerdir” (Ahmed bin Hanbel, Müsned) müjdesini veren Resûlullah (s.a.v.) Efendimizdir. Gerçekten Hz. Peygamber (s.a.v.)’in bu hadisinde vuku bulacağı müjdelenen, hükümdar ve askeri övülen fethi mübin için, İslâm’ın ilk asrından itibaren çeşitli teşebbüslerde bulunulmuş, Hadis-i şerifteki “Ni’mel emir” (ne güzel hükümdar) ve “ni’mel-ceyş” (ne güzel asker) olmak için âdeta yarışılmıştır.
Fatih Sultan Mehmed, devrin en büyük âlimlerinden dersler alarak, kudretinin şuurunu taşıyan, ne istediğini bilen hakikî bir devlet adamı olarak yetişti. Kuvvetli bir iman, azim ve irade sahibi, temkinli ve verdiği kararı mutlak surette tatbik eden bir şahsiyet olan Sultan II. Mehmed, 24 Mart 1453 Cuma günü muhteşem ordusu ve muazzam topları ile Edirne’den İstanbul’a doğru harekete geçti. Yanında Akşemseddin, Molla Güranî, Akbıyık Sultan ve müridleriyle beraber devrin diğer tanınmış şeyhleri de vardı. Bu mâna erleri arasında Akşemseddin’in bulunması, gerek padişahın, gerek ordunun maneviyatını yükseltmiştir. Akşemseddin’in, uzayan kuşatmanın en sıkıntılı anlarında, zaferin yakın olduğu müjdesiyle sabredip gayret göstermesi için Sultan Mehmed’e söylediği sözler ve yazdığı mektupların etkisi, fethin gerçekleşmesinde şahî toplarının payından daha az değildir.
Fatih Sultan Mehmed’in fethin hemen akabinde Akşemseddin için söylediği şu sözler, onun bu mâna erlerine verdiği değeri ve dayandığı güç kaynaklarını ifade eder: “Bende gördüğünüz bu sevinç ve mutluluğu İstanbul’un fethi için sanmayın. Zamanımda Akşemseddin gibi bir alimin bulunduğuna sevinirim.”
Fatih Sultan Mehmed, devrin en büyük âlimlerinden dersler alarak, kudretinin şuurunu taşıyan, ne istediğini bilen hakikî bir devlet adamı olarak yetişti. Kuvvetli bir iman, azim ve irade sahibi, temkinli ve verdiği kararı mutlak surette tatbik eden bir şahsiyet olan Sultan II. Mehmed, 24 Mart 1453 Cuma günü muhteşem ordusu ve muazzam topları ile Edirne’den İstanbul’a doğru harekete geçti. Yanında Akşemseddin, Molla Güranî, Akbıyık Sultan ve müridleriyle beraber devrin diğer tanınmış şeyhleri de vardı. Bu mâna erleri arasında Akşemseddin’in bulunması, gerek padişahın, gerek ordunun maneviyatını yükseltmiştir. Akşemseddin’in, uzayan kuşatmanın en sıkıntılı anlarında, zaferin yakın olduğu müjdesiyle sabredip gayret göstermesi için Sultan Mehmed’e söylediği sözler ve yazdığı mektupların etkisi, fethin gerçekleşmesinde şahî toplarının payından daha az değildir.
Fatih Sultan Mehmed’in fethin hemen akabinde Akşemseddin için söylediği şu sözler, onun bu mâna erlerine verdiği değeri ve dayandığı güç kaynaklarını ifade eder: “Bende gördüğünüz bu sevinç ve mutluluğu İstanbul’un fethi için sanmayın. Zamanımda Akşemseddin gibi bir alimin bulunduğuna sevinirim.”
(Ahmet Şimşirgil, İstanbul’un Fethinin Manevî Mimarları Adlı yazısından)
3 Ramazan 1438, Mevlâna Takvimi